Yavuz Sultan Selim |
Geçenlerde katıldığım bir toplantıda Osmanlı hanedan üyelerinin çok güzel şiirler yazdıkları, besteler yaptıkları anlatıldı. Değişik dönemlerden örnekler verildi. Ben de "Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş-Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş." diyen Yavuz Sultan Selim Han'ın beğenerek okuduğum bir şiirini, öyküsü ile paylaşmak istedim.
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in edebi kişiliğinin yanı sıra verdiği hayat dersi de o kadar önemlidir…
Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur
Şiirin güzelliğinin yanında bir de şöyle dâhiyane inceliği varmış:
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sâdıkâne / belki ol / bu âlemde / dildâr olur
Yâr olur / ağyâr olur / dildâr olur / serdâr olur
Şiirin daha iyi anlaşılabilmesi için günümüz Türkçesiyle verelim.
Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma
Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur
Şiirin Öyküsü:
Şah İsmail |
Yavuz Sultan Selim’in şiire, edebiyata ve satranç oynamaya meraklı olduğu bilinir. Türk tarihinde önemli şahsiyetler biri olan Şah İsmail'de de bu özellikler vardır. Sarayında ünlü şairleri barındırır, kendilerini himaye eder; ihsanlarda bulunur. Aynı zamanda çok da iyi satranç oynar. Rivayete göre, bu durumu bilen Yavuz, Şahın bu özelliğini sınamak ister. Tebdili kıyafetle (gezgin bir abdal kılığında) İran’a gider. Hanlarda, kervansaraylarda satranç oynayarak önüne geleni yener. Haber şaha ulaşır. Şah der ki “çağırın bir de benimle oynasın”. Huzura çıkarılan Yavuz, orada Şah'ı da yener. Şah sinirlenir ve Yavuz'a der ki: "Sen edep nedir bilmez misin? Hiç şahlar mat edilir mi?" Elinin tersiyle okkalı bir tokat atar. Şahın kızdığını anlayan Yavuz, onu yücelten şiirler okur ve huzurundan ayrılırken de bu şiiri okur.
Yavuz yediği tokadın acısını unutmaz. Birkaç sene sonra (23 Temmuz 1514 yılında) Çaldıran'da savaştığı Safevi Ordusu komutanı Şah İsmail'i yener ve ona bir mektup gönderir. Mektupta o gün yediği tokadı hatırlatır ve ilave eder: "Atacaksan tokadı böyle atacaksın."
Aslında Yavuz bütün olanları şiirinde Şaha anlatmış ancak Şah anlamamıştır. Herkesin dost olmayacağını bir gün böyle kişilerin karşısına serdar olarak da çıkabileceğini söylemiştir."
Bu kadar çınar gibi anlatılan bir padişahın Kanun-i gibi bir evladı yetiştirip bir cihan hakimiyeti kurulmasına öncülük etmesine şaşırmamalıdır.