Karne incelemesi yapılırken
öğrenciler aldığı notların dönem başında hedeflenen kazanımların ne kadarını yansıttığını,
dönem boyunca üstlendiği sorumluluklarının ne kadarını yerine getirdiğini, ödev
veya projelerini yaparken sarf ettiği emeğin karşılığını ne kadar aldığını,
dönem içinde ne gibi hatalarının veya eksiklerinin olduğunu ve nihayet daha
başarılı bir öğrenci olmak için ne gibi stratejiler uygulaması gerektiğini
sorgulamalıdır. Bu sorgulama öğrencilerin kendilerini suçlamasına ve arzu
edilen iyi bir karne getirilmemesi halinde suçluluk psikolojisi ile anlamsız
tutumlar geliştirmesine ve nihayet okul kaygısını artırmaya neden olmamalı;
sadece eksiklerin ve varsa hataların giderilerek başarının artırılması, bir
sonraki dönemde öğrenme sürecine iyi bir şekilde hazırlık yapılması için yeni
stratejiler geliştirmesine yardımcı olmalıdır.
Öğrencilerin yeterli çaba
gösterdiği halde istenen başarıya ulaşamadığı kanaati oluşması halinde, karamsarlığa
kapılmak yerine içinde bulunulan durumun gerçekçi bir şekilde ele alınması,
analiz edilmesi gerekir. Öğrenciler, öğrenme süreci içinde mükemmel olmak
zorunda olmadıklarını bilmeli, herkesin güçlü ve gelişmeye açık yönleri olduğunun
farkına varmalıdır. Sahip oldukları fırsatları ve önlerindeki tehditleri iyi
analiz etmeleri gerekir. Bu analiz sonunda karşı karşıya bulunan durumun
üstesinden gelmek için öğretmeninden, aile büyüklerinden, okul psikoloğundan
yardım istemeli ve verimli ders çalışma yöntem ve teknikleri konusunda kendini
geliştirmesi gerekir. Tespit edilen eksikler karşısında hiçbir öğrencinin
kendini kendisinden daha başarılı olanlarla yarıştırmaması, en büyük rakip
olarak da bizzat kendini görmesinde yarar vardır. Her gün bir önceki güne göre
daha ileri öğrenme amacını gerçekleştirmesi halinde, uygulayacağı strateji
başarının anahtarı olarak görülebilir.
Veliler çocuklarının karnesini
yorumlarken, kendi sorumluluklarını gözden geçirmeli; çocukların yaş grubunu,
içinde bulunduğu öğrenme ortamlarını da dikkate alarak gerçekçi bir yol
haritası belirlemelidir. Örneğin ergenlik dönemindeki sıkıntıların veya
ilkokuldan sonraki üst öğrenim basamağına geçiş sürecinde yaşanan olumsuzlukların
başarıya olumsuz yansıyacağı bilinir. Öğrencilerin üst eğitim basamağına
geçerken, geçtiği üst eğitim basamağına, yeni sosyal çevreye uyum sağlarken
edineceği deneyimlerin de başarıyı olumlu veya olumsuz etkileyeceği
unutulmamalıdır. Her yeni başlangıç, yeni fırsatları doğurabileceği gibi
tehditler de oluşturabilir. Dolayısı ile velilerin çocuklarının karnesini
incelerken kendisi ile yüzleşmesi ve karnedeki notların beklentileri ile uyuşup
uyuşmadığını kontrol ederken, çocuğunun okul yaşantısına ne kadar katkıda
bulunduğunu da gözden geçirmelidir.
Öğrencilerin notlarının velilerin
beklentilerinin çok altında olduğu durumlar, velilerin sürece hâkim olmadığını,
çocukları ile ilgili etkili iletişim ortamları oluşturamadığını da gösterir. Eğer
aile içi iletişim ortamı sağlıklı değilse, çocuk içinde bulunduğu çaresizliği
çareye çevirecek tutum ve davranışın eksikliğini hissedecek, çareyi aile içinde
aramak yerine arkadaş çevresinde arayacaktır. Anne veya babanın başarısızlıklara
karşı göstereceği aşırı tepki, çocuğun okul yaşantısına ilgisizliği veya gereksiz
ilgi ile çocuğun üzerinde anlamsız bir baskı kurması, çocuğun okul yaşantısı
ile ilgili deneyimlerini ailesi ile paylaşmasını engelleyen nedenlerden bazıları
olarak görülmektedir.
Çocuğun karne notları ne kadar
düşük olursa olsun, bu notları düzeltmek için her zaman yeni bir başlangıç
yapma fırsatı vardır. Karnedeki zayıf notlar hayatın sonunu getirmediği gibi,
çocuğun istikbalinin karanlık olacağı anlamını da göstermez. Sorunun ortadan
kaldırılması öncelikle okul, aile ve çocuk arasında kurulacak iletişiminin niteliğine
bağlıdır.
Karne analizi yapılırken, okul
başarısının daha düşük olduğu derslerden yola çıkılmasında yarar görülmektedir.
Önce düşük not alınan derslerin tespiti yapılmalı, neden düşük not alındığına
ilişkin varsayımlar sıralanmalı, çocuğun sınıf öğretmeni ile iletişim kurularak
birlikte çözüm üretmeye çalışılmalıdır. Öğretmen öğrenci iletişimde duygusal veya
akademik kopukluk olabilir. Takviye ders alınması gerekebilir. Verimli ders
çalışma ve öğrenmeyi öğrenme konusunda yetersizlikler olabilir. Öğrencinin
düşük not aldığı derslerin belli alanlarda yoğunlaştığı ve ilave derslere,
etütlere rağmen belli bir düzeyin üzerine çıkarılması ihtimal dışıysa, çocuğun
ilgi alanına yönelik derslerin daha fazla desteklenerek, çocuğun geleceğiyle
ilgili kariyer planları bu alana yönlendirilmeli; mesleki ve teknik eğitim
alanları bu ilgi alanına göre seçilmelidir.
Başarı veya başarısızlığın
göreceli kavramlar olduğu unutulmamalıdır. Her öğrenci kendi içinde
değerlendirilmeli, akranları ile yarıştırılarak yorgun düşürülmemelidir. Bir
öğrenci birinci dönem karnesinde 4 getirmişse ve bu not ikinci dönemde 3’e, 2’ye
çıkarılmışsa, bu öğrencinin gösterdiği performans olumludur.
İyi karne veya derslerden alınan
yüksek notlar, çocuğun akıl ve ruh sağlığından daha önemli değildir. Başarıyı
ödüllendirirken de başarısızlığı ortadan kaldıracak tedbirleri alırken de
aşırıya kaçmamalıdır. Çocuğu sevgiyle bağrınıza basmanız, onu sevdiğinizi ve
sevginizin karnedeki notlarla ilişkisinin olmadığını hissettirmeniz gerekir. Karşılıklı
güven, sevgi ve saygıya dayalı aile içi iletişimin okul başarısına da olumlu
yansıyacağı unutulmamalıdır.
Not: Bu yazı Bayern Aktüel adlı gazetede yayımlanmıştır (Sayı 27/Şubat 2019). Yazın tamamına https://bayern-aktuel.de/genel/hatirimi-karne-ile-sorma.html?fbclid=IwAR0SNx-Lk4Hx8DIqnXcczqx7TbnfHa91upd8Hp9GceC-QgTVEwezfvFmrnA adresinden erişilebilir.
Not: Bu yazı Bayern Aktüel adlı gazetede yayımlanmıştır (Sayı 27/Şubat 2019). Yazın tamamına https://bayern-aktuel.de/genel/hatirimi-karne-ile-sorma.html?fbclid=IwAR0SNx-Lk4Hx8DIqnXcczqx7TbnfHa91upd8Hp9GceC-QgTVEwezfvFmrnA adresinden erişilebilir.