Hemen her fırsatta göçmen kökenli
çocukların Almancayı çok iyi öğrenebilmesi için köken dillerini de iyi bilmesi;
ikinci dili bu dilin üzerine kurması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca evde,
sokakta konuşulan dilin akademik başarı için yeterli olmadığı biliniyor. Nasıl
temeli çürük bina yaşamazsa, köken dilini öğrenmeyen toplumlar da geleceğini
sağlıklı kuramaz; özgüven eksikliği ile hangi tarafa ait olduğunu kestiremeden
arafta yaşar. Bu durumun sosyal ve psikolojik sıkıntılarıyla mücadele eder.
Konuyu Bavyera’daki okullarda
verilen köken dili dersi Türkçe özelinde bir kere daha özetlemek isterim. Bilindiği
üzere, Türkçe liselerde 10. sınıftan itibaren seçmeli yabancı dil dersi olarak
veriliyor. Dileyen bu dersi yabancı dil olarak seçebilir; hatta lise bitirme
sınavına bu dersten girebilir. Bir ikinci seçenek ise ilkokuldan itibaren
verilen köken dili dersi Türkçe. Bizim ifademizle Türkçe ve Türk Kültürü dersi.
Türkçe; Bavyera Hükümetinin 2004
yılında aldığı karar uyarınca Yunanlıların, Boşnakların, İtalyanların,
Yunanlıların, Portekizlilerin, İspanyolların çocuklarına verdiği köken dili dersi
gibi, genel müfredatın dışında ve isteğe bağlı olarak verilmektedir. Bu dersler
Bavyera Eyaleti Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile yapılan işbirliği halinde ilgili
ülkelerin konsoloslukları tarafından planlanmakta ve yine ilgili ülke
öğretmenleri tarafından verilmektedir. Derslerin içerikleri de ilgili ülkeler
tarafından belirlenmektedir.
Bu ders bazen, derste işlenen
konular araştırılmadan, öğretmenlerle konuşulmadan tamamen ön yargıların esiri
olarak eleştirilerin hedefi oluyor. Bu nedenle, kamuoyunun ve velilerin
bilgilendirilmesi açısından şunu belirteyim ki Türkçe ve Türk Kültürü dersi ile
ilgili çerçeve program, Türkiye’de üniversitelerimizde görev yapan alan
uzmanlarının bir seneyi aşan titiz bir çalışmasının ürünüdür. Türkiye’de uzmanlarca
hazırlanan bu program, Almanya’da yaşayan ve buradaki çocuklara Türkçe dersi
veren öğretmenler ile ilgili paydaşların görüş ve önerileri ile geliştirilmiş
ve uygulamaya hazır hale getirilmiştir.
Daha sonraki aşamada ise alan
uzmanlarınca öğretmenlerin önerileri doğrultusunda hazırlanan bu çerçeve
program esas alınarak, ders yılı boyunca her hafta işlenen konuların içeriklerinin
yer aldığı yıllık planlar hazırlanmıştır. Derslerin içerikleri alanda çalışan
öğretmenler tarafından, öğrencilerin yaşadığı çevrenin özellikleri, bölgenin
yapısı ve öğrencilerin dil, yaş ve eğitim düzeylerine göre oluşturulmuştur.
Gerek Türkçe dersinin çerçeve programı,
gerekse her hafta işlenen konuların içeriklerinin yer aldığı yıllık planlar, ilgi
duyanların bilgilenmesini sağlamak amacı ile Türkçe ve Almanca olarak yurt dışı
temsilciliklerimizin web sayfalarında yayımlanmıştır. Dileyen herkes bu
belgelere ulaşabilir; hatta dinamik bir yapıda hazırlanan bu çalışmaların geliştirilmesi
için görüş ve önerilerini de en yakın eğitim ataşeliklerine iletebilirler.
Bir sene süren bu çalışmalara
paralel olarak hazırlanan ders kitapları da yine öğrencilerin yaş, dil ve eğitim
durumları göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Ders kitaplarının yanı sıra
Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen ve öğrencilerin eğitim öğretim sürecindeki iletişimini
kolaylaştırmak ve sanal öğrenme süreçlerini desteklemek üzere oluşturduğu EBA (Eğitim
Bilişim Ağı) yurt dışında yaşayan öğrencilere de açılmıştır. Yeni ders
kitapları ve etkileşimli eğitim materyallerinin yer aldığı EBA gelecek öğretim
yılından itibaren yurt dışındaki çocuklarımızın tabletlerinde, cep
telefonlarında erişime hazır olacaktır. EBA üzerinde derslerin ve öğretim
materyallerinin yanı sıra yaş gruplarına göre eğitici ve bilgilendirici oyunlar
da yer almaktadır.
Dersi veren öğretmenlere gelince;
her bir öğretmenimiz Türkiye’deki belli başlı üniversitelerin öğretmenlik
programlarından mezun olmuştur. Alanları ile ilgili öğretim yöntem ve
tekniklerini, çocuk gelişimini, psikolojisini, sosyolojiyi, ölçme ve
değerlendirmeyi, program ve öğretim materyalleri geliştirmeyi kaynağında, alan
uzmanlarından öğrenmiştir. Her biri bir başka okulda danışman öğretim
elemanları ve uzman rehber öğretmenlerin gözetiminde öğretmenlik uygulaması
derslerine katılmış ve başarılı olmuşlardır. Mezuniyetlerinden sonra ise
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir okulda öğretmenlik
yapabilmek için girilen zorlu bir yarışma sınavlarını kazanıp, en az beş yıl
öğretmenlik deneyimi kazanmışlardır. Beş yılın sonunda, yurt dışında Türkçe ve
Türk Kültürü dersi vermek için bakanlığa müracaat ettikleri zaman, yukarıda
sayılan bu bilgi ve deneyimlerini ölçen alan bilgisi, genel kültür, yabancı dil
gibi alanlardan yazılı ve sözlü sınavlara girip seçildikten sonra yurt dışı
göreve uyum kurslarından geçirilmişler ve yurt dışına, görev yaptıkları
şehirlere gönderilmişlerdir. Gittikleri her ülkede Başkonsolosluklar bünyesinde
bulunan eğitim ataşelikleri ile birlikte çalışıyorlar. Görüldüğü üzere, her bir
öğretmenimizin öğretmenlik yeterlilikleri dünya standartlarındadır.
Bu öğretmenlerimizin derste hangi
konuları işlediği konusuna gelince; derse katılmadan, çerçeve programı ve
yıllık çalışma planlarını incelemeden, tamamen önyargı ile suçlanmaya çalışılan
öğretmenlerimiz, bazılarının öne sürdüğü gibi derste siyasi propaganda
yapmıyor; iki ülke arasındaki günlük siyasi ilişkileri anlatmıyorlar. Aksine,
çocuklara Türkçeyi ve Türk kültürünü öğretiyorlar. Yurt sevgisi, bayrak ve
ulusal marşları anlatırken; sadece Türkiye’yi değil; doğuştan Alman
vatandaşlığı kazanmış olan Türkiye kökenli çocuklara, yaşadıkları ülkenin
ulusal değerlerini de öğretiyor; yurt belledikleri bu toprakları da vatan
olarak görmeleri, bu ülkenin yurttaşı olmanın kıvancının yanı sıra,
sorumluluklarını yerine getirmenin gerekleri konusunda da bilinçlendiriyorlar.
Türkçe ve Türk Kültürü dersi
öğretmenlerimiz, düzenledikleri kültürel etkinliklerle farklı kültürlerden
gelen bireyler arasında eşit vatandaşlık statüsü öngören, yeni bir birliktelik
kültürü yaratmayı hedefleyen karşılıklı ilişkiler ve etkileşimler bütünü olan
toplumsal ve sosyal uyum sürecine de olumlu katkılarda bulunuyorlar. Dolayısı
ile Türkçe ve Tür kültürü dersi de bu ülkenin okullarında öğretilme şansı
verilen diğer ülkelerin köken dilleri ve kültürleri gibi, birbiriyle eşit,
doğası gereği farklı ve meşru kabul edilen diğer kültürler arasındaki yakın alışveriş
ve iletişim ilişkilerini yaşatmakta, olumlu katkılar sağlamaktadır.
Beklentimiz, eyalet okul yöneticilerinin bugüne değin yaptıkları işbirliği
anlayışı ve desteğini gelecekte de sürdürmesidir.
Türkçe tarihi değeri olan en eski
dünya dillerinden biridir. Bu dili konuşanlar aynı zamanda Yusuf Has Hacib’in,
Yunus’un, Mevlana’nın, Hacı Bayram’ın insanî fikirleriyle beslenmiş bir
milletin evlatları olarak ecdadımızdan miras kalan zengin bir kültürü gelecek
nesillere taşımaktadır. Bu ülkede Türk
kültürü, milletin gönlüdür; milletin gönlünü rahatlatıp yüzünü güldüren de
köken dili, Türkçesidir. Türkçe; Almanya için de bir şans ve gelecek
kuşaklardan ödünç alınmış değerli bir kültürel mirastır.
Not: Mustafa
Çakır (2019). Köken Dili Türkçe. Bayern Aktüel: Bildung-Eğitim. Mayıs - Mai
2019. Sayfa: 12 (www.bayern-aktuel.de)