Türkiye’nin birincil sorunu bence
toplumsal suskunluğumuz. Bazıları buna sabır diyor, bazıları tevekkül. Temel
değerlerimizin giderek aşınması, sorunların dayanılmaz olması ve hayatımıza
doğrudan etki eden daha pek çok durum karşısında vurdumduymaz tutumumuzu
sürdürüyoruz. Hâlbuki yazmamız; söylememiz lazım.
Ben sıradan bir yurttaş olarak
oluşturduğum bu sanal ortamda “dünden sonra, yaşadığımız güne dair
tespitlerimi, yarından önce” yazıya dökerken, bulunduğumuz çevreyi daha
yaşanılır hale getirmeye çalışanları da bir ölçüde uyarmaya çalışıyorum. Hem
böylece yaşadığımız yakın çevreden başlayıp halka halka genişleyerek, topluma
ve sorunlarına ilgi gösterip, bizi yetiştirenlere karşı olan görev ve
yükümlülüklerimizi bir parça yerine getirmeye çalışıyorum.
Geriye doğru baktığımda, burada Eskişehir’de
Eskişehirlilerin yaşadığı trafik sorununa ilişkin epey yazı yayımlamış olduğumu
görüyorum[1].
Kimi okuyucular geçmişte trafik konusunda sivil toplum gönüllüsü olarak
yaptığım akademik ve toplumsal çalışmalardan haberdar olmadığından bu konuda
yazı yazıyor olmamı sorguluyor olabilirler. Olsun. Yaşadıklarımdan edindiklerim
bana yol gösteriyor. Stefan Zweig’ın “Dünün Dünyası” adlı eserinde ortaya
koyduğu ve benim de hayatta benimsediğim yaklaşıma göre “aydın insan çağının
tanığıdır”; aynı zamanda onu değiştiren, yönlendiren ve toplumu güdüleyen bir
görev ve gösterime sahiptir. Dolayısı ile ben de gördüklerimi yazıyor;
bildiklerimi paylaşıyorum. Zaten bilimsel etik anlayışı da bilmediğini
öğrenmeyi, bildiklerini de öğretmeyi öngörüyor.
Bu yazımda Eskişehirlilerin
yaşadığı trafik sorunlarından en belirgin olanlarından biri üzerine görüş ve
önerilerimi sunacağım. Biliyorum ki görmesini bilen gözler için bu şehrin sorunları
saymayla bitmez. Konu gar binası
önündeki trafik yoğunluğunun giderilmesi hakkında olacak.
Bilindiği üzere bir şehirde zaman
zaman yapılan kimi trafik düzenlemeleri bir kısım vatandaşın hayatını
kolaylaştırırken, bir kısmın hayatını daha karmaşık hale getirebiliyor.
Eskişehir’deki trafik akışı da uzunca bir süre tartışılıyor. Altyapı
yetersizliği, trafik lambalarının yeşil dalgaya ayarlanamaması, tramvayların güzergâhı
ve lastik tekerlekli araçlarla eşgüdümün sağlanamaması, sürücülerin ve
yayaların trafik kurallarına yeterince riayet etmemeleri ve daha diğerleri.
Konuyu uzatmadan herkesin gördüğü, yaşadığı soruna gelelim.
Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi, Mustafa Kemal Atatürk Caddesi
istikametinden İsmet İnönü 1 Caddesine doğru tek yönlü olarak işliyor. Araçlar
da caddeye sağlı sollu park edebiliyorlar.
İstasyon Caddesi de Kızılcıklı’ya alternatif olarak İsmet İnönü
Caddesi girişinden itibaren M. Kemal Atatürk Caddesi istikametine tek yönlü
iken bu uygulamaya son verildi ve cadde iki yönlü olarak trafiğe açıldı. Bundan
sonra zaten sıkışık olan trafik Kızılcıklı
Mahmut Pehlivan Caddesi kavşağındaki
trafik lambasından itibaren M. Kemal
Atatürk Caddesi - İstasyon Caddesi
bağlamında gar geçişinde adeta kördüğüm
haline geldi.
İsmet İnönü 1 Caddesi istikametinden istasyon caddesine gelen
araçlar, Dumlupınar İlkokulu önünden İstasyon Caddesi’ni geçip M. Kemal Atatürk Caddesi istikametine
devam ederken, Kızılcıklı Mahmut
Pehlivan Caddesi kavşağındaki lambalara kadar büyük bir yoğunluk yaşanıyor.
Aynı şekilde Porsuk Bulvarı ile M. Kemal Atatürk Caddesi üzerinden
gelen araçlar, İstasyon Caddesi
üzerinden İsmet İnönü 1 Caddesine
geçmek üzere gar istikametine doğru yöneldiklerinde, karşı İsmet İnönü 1 Caddesi yönden gelen araç trafiği özellikle gar
binası önünde kilitleniyor. Bu trafik
yoğunluğu yüksek hızlı trenlerin geliş saatlerinde gar önünde park eden özel
araçlar ile ticari taksilerin üç, dört sıra park etmesi, yolun
geliş-gidişlerinin de tıkanmasına neden oluyor.
İnanıyorum ki İsmet İnönü 1 Caddesi üzerinden şehre gelen sürücüler
Espark AVM önündeki dönel kavşaktan İstasyon Caddesi istikametine zorunlu
olarak yönlendirilmek yerine, dileyen sürücülerin bu kavşaktan Kanatlı AVM
önüne kadar devam edebilmesi ve Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi üzerindeki
iki yönlü araç parkının kaldırılarak, caddenin iki yönlü trafiğe açılması halinde,
İstasyon Caddesi üzerindeki trafik
yoğunluğu ortadan kalkabilecektir.
Öte yandan, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi iki yönlü trafiğe açıldığında,
M. Kemal Atatürk Caddesi üzerinden gelen sürücüler zorunlu olarak İstasyon
Caddesi üzerinden değil, diledikleri takdirde Kızılcıklı Mahmut Pehlivan
Caddesi üzerinden Nayman Sokağı geçerek Cengiz Topel Caddesi’ne ve oradan
Üniversite Caddesi/Bulvarına devam edecek veya Kanatlı AVM önünden İsmet İnönü
1 Caddesi üzerinden Tepebaşı istikametine devam edebilecektir. Hal böyle olunca da Gar önündeki yoğunluk ortadan kalkacaktır.
Aynı şekilde Üniversite Bulvarı
ile İsmet İnönü Bulvarı da Siloönü Sokak veya bir başka alternatif ile İbis
Hotel önünden birleştirilebilir. Böylece Hem İsmet İnönü Caddesi, Cengiz
Topel-Üniversite Bulvarı bağlantısı ve hem de İstasyon Caddesi M. Kemal Atatürk
Bulvarı bağlantısı rahatlayabilir.
Burada üzerinde durmak istediğim
bir diğer konu da DDY’nın özel otobüs şirketleri ile yaptığı anlaşmalara bağlı
olarak, Ankara veya İstanbul istikametinden gelip otobüs ile komşu illere devam
etmek isteyen yolcuların durumudur. Yolcu almak üzere gelen otobüslerin gardan ayrılırken
M. Kemal Atatürk Caddesi üzerine çıkmadan, doğrudan Demirsoy Sokak üzerinden
geçip Porsuk Bulvarı güzergâhına devam etmesi ve böylece Porsuk Bulvarında
oluşan trafik yoğunluğuna karışmadan Basın Şehitleri Caddesi veya Ali Fuat
Güven Bulvarı üzerinden devam etmelerine imkân sağlanacaktır.
Bir diğer konu da Kızılcıklı
Mahmut Pehlivan Caddesi-M.Kemal Atatürk Caddesi-Porsuk Bulvarı dörtyol kavşağındaki
trafik lambalarının düzenlenmesi ve gar istikametinden gelen dolmuş, otobüs
gibi toplu taşıma araçlarının Porsuk Bulvarına döndükten sonraki gelişigüzel
durmaları ve yolcu-indirip bindirmeleri hususudur. Porsuk Bulvarı üzerinden
gelen araçlar için yanan yeşil ışıkta üç-dört araç geçebilmektedir. Kavşak
içindeki durak, trafiği aksatmaktadır. Burada yolcu indirip bindirmek için
duran araçlar, akan trafiğin kilitlenmesine neden olmaktadır. Yoğunluğun ve
tıkanıklığın azaltılabilmesi için durağın Devlet Hastanesi Zübeyde Hanım
Yerleşkesi yanına cep yapılmak suretiyle daha ileri alınması sağlanabilir.
Gar önündeki trafik yoğunluğunda
yolcu karşılamaya gelen vatandaşların özel araçlarını park edecek mahal
bulmakta zorluk çekmeleri de bir diğer faktör olarak göz önüne alınabilir. Ara sokaklardaki
“özel otoparklar” çalışma ruhsatları ile ilişkili olarak kapatılınca, ana cadde
üzerinde bir yoğunlaşma görülmektedir. Ticari taksiler için ayrılan park alanının
öngörülenin 1,5 katı kadar uzatılmış olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra gerek
ticari taksiler gerekse özel araçlar gar binası önünde dört sıraya kadar
bekleme yapmakta ve trafiğin kilitlenmesine neden olmaktadır.
Ticari taksiler ayrı bir yazı
konusu olmakla birlikte, yeri gelmişken belirteyim: Taksilerin tepe
lambalarında yer alan “Taksi” yazısının, son dönemde “Taxi” şekline dönüşmeye
başladığı; kimi araçların “sarı” renklerinin de değişik tonları almaya
başladığı dikkati çekmektedir. Bunların trafik kontrollerinden nasıl geçtiğini merak etmiyorum.
“Avrupa kenti olma” sloganı ile
çağdaş hayattan kesitler sunan şehir yönetiminin, ilgili birimlerinde burada
gündeme getirilen görüş ve önerilerin kayda değer görüleceği umuduyla…
[1] Eskişehirli
sürücülere yasak yok... (7 Ekim 2009). http://m-cakir.blogspot.com.tr/2009/10/eskisehirlilere-yasak-yok.html
Eskişehirlilerin şehiriçin ulaşımı (4 Şubat 2009). http://m-cakir.blogspot.com.tr/2009/02/eskisehirlilerin-sehirici-ulasm.html
Eskişehirlilerin trafik sorunlarına ilişkin (4 Nisan
2010). http://m-cakir.blogspot.com.tr/2010/04/eskisehirlilerin-trafik-sorunlarna.html
Eskişehirlilerin trafik sorunu (25 Kasım 2013). http://m-cakir.blogspot.com.tr/2013/11/eskisehirlilerin-trafik-sorunu.html