Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın iyi birer eğitim alması ve hayatta başarılı, üretken ve sorumluluğunun bilincinde birer vatandaş olarak atılması, hepimizin ortak arzusudur.
Çocuğun yaşamının ilk üç yılında
ailenin konuştuğu dilde iletişim becerisi kazandırılırsa, çocuk birinci dilini
öğrenmiş olacaktır. Karma evliliklerde ise anne babanın her biri kendi dilinde
iletişim kurmalıdır. Burada dikkat edilecek husus, kullanılan dilin mutlak
surette anadili seviyesinde konuşanlar tarafından konuşulması gereğidir.
Anadili Almanca olmayan velinin çocuğu ile bebeklik ve erken çocukluk döneminde
Almanca konuşması bilimsel olarak doğru bulunmamaktadır.
Bir ikinci husus da velilerin ilk
üç sene, çocukları ile hangi dilde konuşmaya başladılarsa o dilde konuşmaya
devam etmesi önerilmektedir. Yani velilerin tutarlı davranması ve çocuğun
zihnindeki dil gelişiminin sağlıklı olması için dil değiştirmemesi gerekir.
Kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da çocukla konuşurken bir
cümle A dilinde, bir cümle T dilinde veya tek bir cümle içinde A ve T dillerini
bir arada ve karışık şekilde kullanılmamasıdır.
Çocuk bir dilde konuşurken
karşılığını bulamadığı bir kavramı öteki dilden alabilir. Bu durumda yapılacak
iş, çocuğun bulamadığı kavramın o dildeki karşılığını söyleyerek ona yardımcı
olmaktır. Bu süreçte bazen kelime yardımı, bazen telaffuz alıştırması
yapılabilir. Burada önemli olan doğru stratejiyi uygulamak, eksik olanı
tamamlamak ve hatalı olanı düzeltmek olacaktır. Bu yapılmadığı takdirde çocuk
dil kullanımındaki rahatlık (konfor alanı) nedeniyle iki dili karışık
konuşabilir. Bu durum her ne kadar aile içinde hoş görülse, anlaşılır olsa da
toplumsal ve sosyal hayatta olumsuz değerlendirmelere neden olabilir.
Çocukların evde, aile ve arkadaş
çevresinde edindiği Türkçe okul başarısı ve kültürel aktarım için yeterli
değildir. Bunun okulda verilen Türkçe ve Türk kültürü dersi ile desteklenmesi
gerekir.
Bayvera Eyaleti yerel makamları
ile sürdürülen karşılıklı iyi niyet ve işbirliği ile görev bölgemizde bulunan Grundschule, Mittelschule,
Realschule ve Gymnasium türü
okullarda ücretsiz Türkçe ve Türk Kültürü Dersleri verilmektedir. Bu dersler
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığının deneyimli öğretmenleri tarafından
verilmektedir. Öğretmenlerimiz Türkiye’de yurtdışı görevi için yapılan yazılı
ve sözlü sınavların sonunda bir de yurt dışı göreve uyum eğitimi almakta sonra
yurt dışında bir ülkede uzman alan öğretmenleri olarak görev yapmaktadır.
Türkçe ve Türk kültürü dersi
Alman okul sistemi içinde yer alan zorunlu dersler dışında olup, derse katılım
tamamen velilerin isteğine bağlıdır. Kültürel çalışma olarak değerlendirilen bu
derslere düzenli olarak devam eden öğrencilere sene sonunda okul türüne göre
karne veya katılım belgesi verilmekte; bazı durumlarda da karnelerine Türkçe
dersini aldığı bilgisi işlenmektedir.
Türkçe dersine devam eden
öğrenciler not genel ortalamasını yükseltmek istedikleri takdirde, ortaokulu
nitelikli bitirme karnesi için girilen performans sınavında
(Leistungsfeststellung zum Erwerb des qualifizierenden Abschluss der
Mittelschule) Türkçe dersini seçerlerse, kendilerine avantaj sağlamaktadırlar.
Alman okul sistemi içinde meslek
lisesini bitirip uygulamalı bilimler üniversitesinde (Fachhochschule) okumaya
hak kazanan meslek lisesi mezunları (Fachhochsuchreife), eğer ikinci bir
yabancı dil bildiklerini belgeleyebilirlerse ki bu dil Türkçe olabilir, bu
takdirde diplomaları genel lise diplomasına (Allgemeine Hochschulreife)
yükseltilebilmektedir. Böyle olunca da her hangi bir üniversite veya
yüksekokula devam etme imkânı kazanılmaktadır. Bunun için de sadece Grundschule,
Mittelschule değil, Berufschule, Realschule, Gymnasium türü okullarda öğrenim
gören öğrenciler için açılan Türkçe ve
Türk kültürü dersi veya Geç Başlanan
Yabancı Dil Türkçe derslerine devam edilmesinde yarar görülmektedir.
Bu derslerin açılabilmesi için en
az 12 öğrenci velisinin çocuğunun devam ettiği okulun okul idaresine bu derse
devam etmek istediğine ilişkin dilekçe vermesi gerekmektedir. Derse katılmak
için hazırlanan dilekçeler okul idaresinden, Türkçe öğretmenlerinden
alınabilir. Ayrıca Eğitim Ataşeliğinin internet sayfasından (https://munih.meb.gov.tr)
da Türkçe dersi başvuru dilekçesi indirilebilir. Veliler çocuklarının devam
ettiği okulda yeterli sayıda başvuru olmaması halinde ve arzu ederlerse
kendilerine yakın çevredeki bir başka okulda açılan derse de götürebilirler.
Koronavirüs döneminde yerel
yönetimlerin sağlık tedbirlerine uyulmakta, öğretmenlerimiz de bu konuda hizmet
içi eğitime alınarak, sağlıklı eğitim öğretim ortamı oluşturulmaya
çalışılmaktadır. Ayrıca gerekli hallerde uzaktan eğitime, mesafeli eğitime veya
yüz yüze ve dönüşümlü eğitime (hibrit eğitim) geçilmektedir.
Unutulmamalı ki çoğu yerde
velilerin ilgisizliği, çocukların isteksizliği gibi nedenlerden dolayı gerek
Bavyera makamlarının gerekse Başkonsolosluğun açtığı Türkçe derslerine yeterli
başvuru yapılmadığı için Türkçe dersleri açılamamaktadır. Her veli çocuğunun
daha iyi bir geleceğe sahip olması için bugünden karar vermek, çocuğunun
eğitimine özenli davranmak durumundadır. Çocukların kendilerine sunulan eğitim
hakkından yararlanabilmesi için toplumun bütün paydaşlarının duyarlı
davranması, çocuklarımızın okulu ve öğretmeni ile sürekli iletişim içinde
olmasında yarar görülmektedir. Çocuklarımızın hem Almanca hem de Türkçe
öğrenmesinin sağlayacağı avantajları, toplumsal ve sosyal faydaları iyi
değerlendirelim.
Not: Bu yazı Post Atüel
Gazetesi Aralık 2020 sayısında yayımlanmıştır.
Mustafa Çakır (2020). Çok dillilik
avantajdır. Post Aktüel Gazetesi. Aralık 2020, s. 2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder