Yaşadığımız hiçbir şey ne tesadüfî, ne de boşunadır. Hayati deneyimleme dediğimiz ve içinde yaşadığımız durum, aslında yaşanılan her olayda elde edilen bilgidir. Çünkü insan yaşamı “Zeitgeist”e (dönemin ruhuna) uygun olarak bir dizi alışkanlıkları, çelişkileri ve yanlışlıkları da içermektedir. Yani, sorunun kaynağı dışta olduğu kadar, kendi içimizde de gizlidir. Evren, insan, toplum, doğa, değerler, düşünce, tüm insan başarıları (sanat, politika, din, eğitim, kültür vb.) üzerine sorgulayıcı bir derinliğe sahip olan homo academicus, “kaleidoscopik bir görüngü” diye tanımlanabilecek “turizm” olgusu üzerine de düşünerek, homo politicus ve homo ecomomicus ile uzlaşma ortamı oluşturulmasına, ideal olana yaklaşılmasına yardımcı olacaktır.
Turizm araştırmacısı ekonomi, işletme, maliye, politika, hukuk, mimarlık, çevre bilimi, sosyoloji, demografi, psikoloji gibi birçok bilim dalından yararlanırken; bu disiplinlerin temsilcileriyle kubaşık ve barışık çalışma becerilerini de kazanması gerekmektedir. İnsanın yaşadığı yer dışındaki geçici konaklama ve seyahatlerinden doğan tüm olay ve ilişkileri bilimsel yöntemlerle ele alıp inceleyen bir bilim ve uygulama alanı olarak tanımlanan; bilimsel araştırma objesi olma savındaki akademik turizm alanı, homo academicus’un bireysel tatmin araçlarından arındırılmalıdır. Bu gerçekleştirilemediğinden, turizm araştırmaları bilimsel değerler dizgesi içine oturtulamamakta, dolayısıyla turizm biliminden söz etmek gerçekle bağdaşamamaktadır.
Ülkemizdeki akademik turizm araştırmalarına fütürist açılımlar kazandırılmak isteniyor, turizm eğitiminde köklü reformlar yapılması amaçlanıyorsa; atılacak adımlarda gizemciliği, bilinemezciliği ve bilimden kaçışı çağrıştıran, kulaktan dolma, yüzeysel formulasyonlardan kaçınılması gerektiği unutulmamalıdır. Öğrenmek bir bilgiyi özümsemek ve ona uygun davranmakla eşdeğerdir. Akademik ve alan deneyimleri biçimsel ve kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde yapılan stajlarla sınırlı olan, verdikleri eğitimin mezun yeterliklerine ve sektörel gereksinimlerine yönelik ürün ortaya koyamadığı için sektörün gerisinden gelen academia’nın kendi içindeki sorunlara çözüm üretme görüntüsü, bu aşamada ancak bir iyi niyet yansıması olarak değerlendirilebilir.
Akademik turizm araştırmacıları; temel bilimciler, sosyal bilimciler vd. ile bir dizi diyalog içinde kubaşık öğrenme, araştırma ve yayın faaliyeti gerçekleştirerek daha yetkin bir ortak dil ile daha zengin bir düşünsel ortam yaratmaya istekli olmalıdır. Bu isteği eğitimini verdikleri alana ilişkin mezun yeterlikleri ile mezuniyet sonrasındaki mesleki faaliyetlerin standartlarının oluşturulmasında da gösterebilirlerse, bugün için yaptıkları iyi niyetli girişimler soğuk değgini meyvaya dönüşmeden kuşaktan kuşağa aktarılarak bilim dünyasında hak ettiği yeri alabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder