Geçenlerde okurken aldığım notlardan aklımda kalanları paylaşmak isterim. Okuduklarım bana son derece ilginç geldi.
Postmodern çağda henüz moderniteyi görememiş olmanın getirdiği sıkıntıları yaşayan bir toplumuz. Bugün geleceğin planlarını yapmak yerine, geçmişin telafisini, muhakemesini yapmakla meşgulüz. Bu durumda, insanlar aradığı ilgiyi bulamamak, sosyal ve ailevî sorunlar yaşamak, bir eş olarak eşinden kötü muamele görmek, kandırılmak, hakarete uğramak, aldatılmak, şiddete maruz kalmak, hak ettiğini alamamak gibi daha pek çok nedenle mazlum ve mağdur duruma düşebilmektedir. Bununla birlikte, aynı davranışlarla hak arama yetkisi, mazlum ve mağdurun durumunu değiştirip onu zalim yapar. Yalanı yalanla, aldatmayı aldatmayla, haksızlığı hırsızlıkla tedavi edemeyiz. Karşı karşıya kaldığımız olumsuz davranışlar bizleri de aynını yapmaya yöneltmemeli. Yoksa biz de kaybedenlerden olur, kendimizi haklı zanneder, haksızlığımızı göremeyecek kadar kötü bir duruma düşeriz de düştüğümüzü bile anlayamayız.
Bu davranışı sürdürmeye devam edenler, “Canım, ben kızınca aklıma geleni söylerim; sonra da unuturum” diye gülücükler dağıtarak hoyratlık yaptıkları insanlarla yeni ilişkiler kurmaya çalışamaz. Bu işin özeleştirisi olmalıdır. Yapılan hoyratlıklara maruz kalanlarla dostluğunuz bitmiştir. Bitmemesi kötüdür. Burada, bireyciler gibi, unutkanlığa sığınamazsınız. Her sözünün sorumluluğunu taşıyan insanlar arasındasınız. “Yanılmışım” diyeceksiniz. Güçtür, çok güçtür… Gerçekten aydın olmak, kendini aşabilmek, bireycilikten sıyrılmak, halk için yanmak güçtür… Moderniteyi yaşamadan postmodern yaşamın içinde boğulmak bu olsa gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder