22 Haziran 2021 Salı

Affetmek insanı yüceltir

Bugün Müslüm Gürses’in söylediği bir şarkıyı dinledim. Sözlerini Tuna Kiremitçi’nin yazdığı “affet” adlı şarkı beni farklı duygulara sevk etti. Yakın geçmişte yaşadığım, tanık olduğum kimi durumlar zihnimde film sahneleri gibi canlandı. Bunun üzerine affetmeyle ilgili görüşlerimi yazmaya karar verdim.

İnsanlar hayatı boyunca, farklı yaşlarda değişik durumlarla karşılaşıp, birbirine benzemeyen duygu durumları yaşayabilir. Olayları ve olguları içinde bulunulan ruh haline ve durumuna göre farklı algılayabilir. Bazen öfkelenir, bazen üzülür, Kimi zaman da sevinir. Beyin ağırlıklı olarak olumsuz duygu durumlarını kaydeder.

Örneğin covid-19 salgını sırasında pek çoğumuz nice durumlar yaşadı. İnsanlar en yakınlarına, en sevdiklerine hasret kaldı; hatta içimizden sonsuz âlemin bilinmezliğine emanet edilenler oldu. İnsanlar geçmişteki yaşanmışlıklardan dolayı özür dilemek veya af dilemek ile affedilmek arasında gelgitler yaşamaya, yaptıklarından pişmanlık duymaya başladı.

Nefret veya öfke, insana özgü bir duygudur ve insanın duygusal tepkiler vermesi doğaldır. Bu duyguların oluşturduğu baskıdan kurtulmanın yolu ise insanın kendisi ile yüzleşmesinden geçer. Kendisi ile barışık olmayan, çevresi ile kavgalı insanlar bir anlamda “evren” ile kavgalıdır.

Hayatta herkes hata yapabilir, kendisine hata yapılır. Yaşananlara tepki göstermek insanın doğasında vardır. Ancak yapılanı bağışlamak, yaşama sanatının ustalarının harcıdır. Affetmek, affedilmek durumunda olmak, hayatın içinde yaşanan durumlardır. İnsan yerine göre af dilemeyi, yerine göre affetmeyi bilmelidir. Uygar insan da yerine ve gereğine göre özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi bilen insandır. Anadolu insanının deyişi ile “iyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin, iyiliğe kötülük şer kişinin” işidir.

Affedebilmek, insanın kendini geçmişin kimi saldırılarından koruması, içindeki kızgınlığın geçip gitmesine, olumsuzluklardan uzaklaşmasına yardımcı olur. İnsan, affetmekle yücelir. Affetmek; unutmak değil, affedilene daha iyi insan olabilmesi için fırsat vermektir. Bir kimse durduk yerde affedilemeyeceği için; affetmek için içten bir özür beklenir. Affetmek, bir anlamda insanın kendi zindanından özgürlüğe kavuşmasıdır.

Affetmek, incinen ruhun tamiri için garanti belgesi anlamına da gelmez her zaman. Bazen af dileyen de sözünde durmayabilir. Oysa söz vermek önemlidir. “Öl söz verme, öl sözünden dönme” demiş Hacı Bektaş-ı Veli. Yani söz vermek sanıldığı gibi herkesin harcı değildir. Aşık ile maşuk, yahut seven ile sevilen birbirine bir durakta rastlaşıp, öbür durakta inmek için değil, iki cihan saadeti için söz verir. Öyle dilek tutar. Sevenin sevdiğine sevmekten başka muradı olmaz. Sevenler ne kadar sevildiğini bilmese de sevdiğinin otostop çeker gibi her durakta inip araç değiştirmeye meyletmesine de rıza göstermez.

İnsanın zor zamanlarda yüreğine umut tohumları ekip sevgi tomurcuklarını yeşertmeye çalışması gerekir. Böyle olduğunda vakit geldi deyip inmeye niyet edilen durakların kaldırılmış olduğu, yolun uzun; hayatı paylaşmanın; insanın sevdikleriyle bir arada olmasının ne kadar anlamlı olduğu ortaya çıkar. İnsan; yaşamanın, hayatı paylaşmanın tarifsiz hazzını duyar. Yeter ki kişi hedefini şaşırmasın, ne zaman hangi araca bineceğini, hangi durakta aktarma yapması gerektiğini iyi bilsin… Unutulmamalı ki umut; en mutsuz, en umutsuz, en karanlık gecelerde inananlardan ışığını esirgemez; yeter ki insan sevdiklerinin, değer verdiklerinin uğruna mücadele etmekten vaz geçmesin, bu uğurda kaybetmekten korkmasın, pes etmesin. İnsanı kaybeden dünyayı kazansa ne çıkar… Umut etmek, yaşanmış bir hayatın ardından yaşamaya tutunmaktır. Umudunuzu kaybetmeyin.

Birisi gönül indirip af diliyorsa ve ortada bir insanlık suçu yoksa af dileyen de hoş görülmelidir. Çünkü insanın gündelik hayatın koşuşturmacası içinde yaşadığı sorunların, çözümsüzlüklerin, anlaşmazlıkların önüne geçebilmesi, etkili iletişim kanalları üzerinden özür veya af dilemekle mümkün olabilir. İnsanın bir kereye, bir defaya mahsus af dileyeceği durumlar yaşanabilir. Af dilenecek hususlar sık tekrar etmemelidir. Böyle durumlarda af dileyenin olduğu kadar af edenin de güvenilirliği sorgulanmaya başlar.

İnsanın; zor zamanlarda yaşananlardan bunalıp sıkılınca, hayatın yükü altında ezilmek yerine, kendine her hangi bir meşgale bulup üretmeye başlaması, bu yolla bir çıkış yolu araması iyi gelir. İnsan; ancak ürettiği, kendine ve çevresine katkıda bulunduğu sürece, duygularını olumluya dönüştürüp, ruhsal bir rahatlama yaşar. Kendisi, sevdikleri ve çevresi ile yaşadığı çelişkileri atlatmak, sorunlara çözüm üretmek bu yolla mümkündür.

İnsan; öfke ve nefret uyandıran şeyleri cımbızla çekip hayatı kendine ve karşıdakine zehir etmek yerine affetmeyi denemelidir. Affetmek, yanlışı geçmişe yerleştirir. Geleceği, zehrin etkisinden kurtarır. Affeden insanın gelecekte kendisi olarak hareket etme imkânı olur. Geçmişin olumsuzlukları ile geçmişten kalan ruhsal örselenmeler affetmekle düzelir.

Uzun lafın kısası; şu fani dünyada insanın affedici olması, kimseye kin gütmemesi gerekir. İnsan geçmişe baktığında ölümlü dünyada kendisine yapılan kötülüğün yüküyle yaşamamalı, içindeki olumsuz duyguları kartopu gibi büyütüp, altında ezileceği bir çığa dönüştürmemeli, hayatını karartmamaya özen göstermelidir.

Sezai Karakoç; “Af dilemeye geldim” diyor. Öfke ve nefret uyandıran şeyleri cımbızla çekip hayatlarımızı tarumar ediyoruz. Hâlbuki affetmek, içimizdeki iyiyi açığa çıkarmak için bir vesiledir, insanın özündeki iyiliğe, varlığındaki yüceliğe inanmaktır. Affetmek vurdumduymazlık demek değil “Aslında sen bana bu kötülüğü yaptın, ben bunun farkındayım, ama senin farkına vardığın bu hatayı telafi etmene fırsat vermek, senin hatalarının yükünü daha fazla taşımak istemiyorum” demektir. Zor olan da insanın affedecek olgunluğu gösterebilmesidir. Affetmek, aynı zamanda kişinin kendine yaptığı bir iyiliktir; hayattan, yaşadıklarından ders veya dersler çıkarmasıdır; kendine özşefkat göstererek içinde olduğu olumsuz şartların üstesinden gelmesidir.  

Azar azar yitiriyoruz; dünden, bugünden, gönülden, ömürden! Farkında mısınız? İnsanın yaşadıkları ile hayatın gerçekleri ile yüzleşebilmesi ve yaşadığı gönül kırıklıklarını atlatabilmesi, özür dilemesini bilmesi ve affetmesi ile mümkündür.

Bu yazı; Post Bayern Gazetesi Haziran 2021 sayısı 12. sayfada yayımlanmıştır. 

https://de.calameo.com/read/004933340583c9bc5f83f?authid=jmn2MWkc66cC (22.06.2021)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...