Öğretmenlerin Kişilik Özellikleri, Davranışları, Tutumları, İlgileri ve Akademik Yeterlilikleri Üzerine*
Prof.Dr. Mustafa ÇAKIR
Giriş
Ülkemizde öğretmen yetiştirme konusu üzerinde
sıkça durulan önemli konulardan biri olarak dikkati çekmekte, bu konudaki
haberler yaygın akım medyada sık sık yer almaktadır. Eğitim fakülteleri ile
alan eğitimi verilen fakülte mezunlarına mesleki formasyon kurslarında verilen
eğitimle yetiştirilen öğretmenlerin kazandıkları donanımlar, öğretmenlik
mesleğine ilişkin yeterlilik durumları ve mesleğe yönelik tutumları üzerinde
sıklıkla durulan konular arasında öne çıkmaktadır. Öğretmenlerin özelliklerini
konu edinen çalışmalarda öğretmenlerin kişilik özelliklerinin, davranışlarının,
tutumlarının, ilgilerinin ve akademik yeterliliklerinin eğitim ve öğretim
sürecinde önemli rol oynadığı konusu alanyazında üzerinde durulan konular
arasındadır (Memişoğlu, 2006). Hal böyle olunca, öğretmenlerin istenilen
niteliklere sahip olmadıklarına ilişkin bir kanı yaygın olarak kabul görmeye
başlamıştır (Taşdemir, 1996; Üstüner, 2004).
Öğretmenin
paydaşları ile ilişkileri ve sorumluluk alanları
Bir
olay ancak sosyal ve kültürel bir kimliğe bürünürse anlaşılır olur. Bu nedenle
yurtdışında çalışan öğretmenlerin işi hiç de kolay değildir. Bir yandan Türkiye
dışında yaşayanlara Türkçe ve Türk kültürü hakkında eğitim verecekler, öte
yandan yaşadıkları ülkede uyumu engelledikleri, paralel toplum oluşumunu teşvik
ettikleri gibi gerekçelerle çalışma alanları kısıtlanacaktır. Buna rağmen öğretmenler,
görev alanlarını belli bir bağlama oturtarak tanımlamak durumundadır. Bu bağlam
şu şekilde kurulmaktadır:
1) Öğrenci bağlamında
•Öğrencilerini öncelikle öğrenme
sürecinde etkin olabilmeli ve onların hayat boyu öğrenmelerini sağlayacak isteklendirme
ve altyapıyı oluşturmalı.
• Her bir öğrencinin öğrenme sürecinde
yanında olarak, onların öğrenmeye hazır olmalarını sağlamalı.
2) Sınıf/derslik bağlamında
• Çok kültürlü
öğrenme ortamında olduğunu göz önünde bulundurarak hazırlıklarını buna göre
yapmalı.
• Görev yaptığı
okuldaki öğrencilerin gereksinimlerini göz önünde bulundurarak gerektiğinde
gruba özel ders içeriği hazırlamalı.
• Kaynaştırma
etkinliği
3) Okul bağlamında
• Takım çalışması yapmalı
• Kendini geliştirmeli
• okul içinde ve okul dışındaki
paydaşları ile işbirliği yapmalı.
• Okul yönetimine katılmalı
• Yeni gelişmeleri ve medyayı
kullanmalı
4) Okul aile birliği bağlamında
• Öğrenme
sürecine öğrencilerin velileri de dâhil etmeli.
• Öğrencilerin
öğrenme sürecinde paydaş görüşlerine de yer verebilmeli.
• Almanya
çapındaki örgütlenmeler ve Türk veli dernekleri federasyonu ile ilişkiler
(Bkz. OECD 2005)
İnsan Kaynaklarına İlişkin Tespitler
Yabancı Uyruklu Öğretmenler: Almanya’da Baden Württemberg
Eyaleti’nde öğrenim gören öğrencilerin % 33’ünün yabancı uyruklu olduğu bilgisi
verilmektedir. İlk (Grundschule) ve Ortaokul (Haupschule) öğretmenleri arasında
yabancı uyruklu olanların oranı % 0,37. Üçüncü kademe okullardan Realschule %
0.36, Gymnasium % 0.72 oranında iken
özel eğitim verilen okullarda (Sonderschule) % 0.32, meslek liselerinde
(berufliche Schulen) ise % 0.63. Öğretmenlik alanlarında öğrenim gören
öğrencilerin içinde % 3.5’lik bir kesimi yabancı uyruklu öğrencilerden oluşuyor
olması, bu durumun uzun vadede bir miktar daha iyileşmesini sağlayacağı
düşünülmektedir (Bkz.www.landtag-bw.de/WP14/Drucksachen/3000/14_3891_d.pdf). Bunun
dışında, öğretmenlerin okullardaki etnik dağılım göz önünde bulundurularak
görevlendirilmesi söz konusu değil. Bu konuda özellikle ABD (vgl. Mitchell et
al. 1999) ve Hollanda (vgl. Storen 2001)’da yapılan araştırmalarda somut
veriler ortaya koyulmaktadır.
Almanya’da
çalışan öğretmenlerin Türkiye’den gönderilenler ve mahalden atananlar olarak
iki grupta toplayabiliriz. Türkiye’den gönderilen öğretmenleri iki sorunun
üstesinden gelmesi beklenmektedir:
1.
Kendi dil engelini aşması ki bu sorun göz önüne alınarak MEB Türkiye’de Almanca
öğretmenliği programlarından mezun ve Türkiye’de belli bir mesleki tecrübeye
sahip öğretmenler arasından yaptığı sınavı başaranları gönderiyor.
2. Almanya’daki öğretmenler Türk toplumunun en
önemli sorunlarından olan “eşitsizlik ve yoksulluk” ile de yüzleşmek zorunda
kalmaktadır. Burada kastedilen yoksulluk olgusu sadece aritmetik boyutlarıyla,
biyolojik gereksinin ölçekleriyle ele alınmaktan çok; bireysel refah, sosyal ve
kültürel bütünleşememe ve sosyal dışlanma kavramları ekseninde ele alınmaktadır
(bkz.: Gökalp, Ergül, Cangöz 2009).
Türk
toplumu içinde şu dört temsil kategorisi öne çıkmaktadır: 1) Fobik (korku ve
nefret uyandıran) temsiller 2) patetik (acıma duygusu uyandıran) temsiller, 3)
sözde-nesnel (nesnellik iddiası taşıyan, betimsel) temsiller ve 4) yoksulların
simgesel olarak yok edilerek temsili söz konusudur. Öğretmenin bu bağlamda hiç
de görevi olmadığı yahut birincil görevi olmadığı halde Türk toplumu ile ilgili
gerçekliğin yeniden yapılandırılması görevini de üstlenmektedir. Gerçeklik,
aslında belirli bir tarzda kurulmaktadır. Gerçeklik tanımlamaları geniş bir
anlamda dilsel pratikler yoluyla desteklenip, üretilir ve yine dilsel pratikler
aracılığıyla “gerçek”in seçilmiş tanımları temsil edilir (Hall 1994, 67).
Öğretmenlerin
Ücretleri
Öğretmen
ücretleri ülkelere göre oldukça farklılık göstermektedir (OECD 2005 verilerine
göre, 15 yıllık mesleki deneyime sahip bir öğretmen örneğin Çin, Macaristan,
Slovakya’da 15.000 Dolar; Güney Kore ve İsviçre’de 45.000 Dolar ücret
almaktadır). Öğretmen ücretleri sistemin maliyet hesabında en fazla miktarı
oluşturmaktadır. OECD ülkelerinde okul sistemine yapılan harcamaların yaklaşık
% 64’ünü öğretmen maaşları oluşturmaktadır. Bu rakam, OECD ülkelerindeki kamu
harcamalarının yaklaşık % 5’ine, yurtiçi milli hasılanın yaklaşık % 2’sine;
2001 yılı rakamları itibarı ile Almanya ve İsviçre’de öğretmen maaşları eğitim
harcamalarının % 85’ine, Avusturya’da ise % 79’una karşılık gelmektedir.
Mesleki
Motivasyon
Uluslararası
karşılaştırma yapıldığında, öğretmen olarak çalışmak isteyenlerin durumu birbirine
çok benzemektedir. Öğretmenlik meslek eğitimi alan öğrencilerin önemli bir
kısmı kendine özgü nedenler sıralamaktadır. Çocuklarla çalışmaktan zevk almak,
çocukları sevmek, çalıştığı alana veya toplumsal hayata bu yolla katkı sağlamak
gibi nedenler öne çıkmaktadır. Öğretmenlerin devlet memuru sıfatıyla çalıştığı
Almanya, Belçika, Fransa gibi ülkelerde iş güvencesi de sıklıkla tekrar edilen
bir neden olarak kayda geçirilmektedir (bkz.: OECD 2005).
Bunların
dışında meslek seçiminde aşağıdaki sorular dikkat çekmektedir:
· Öğretmenlik mesleğini seçen öğrenciler
gerçekten en uygun olanlar mı?
· Bu mesleğe ilgi duyan öğrenciler,
meslek seçimini belli bir kaynaktan yönlendirilerek mi yapıyorlar?
· Eğitim sistemi, gerçekten öğretmen
olmak isteyenlerin bu mesleği seçmelerine fırsat yaratacak denli esnek bir
yapıya sahip mi?
· Mesleğe uygun olmayan öğrenciler,
mesleğe atılmadan önce bu işe uygun olmadıkları yönünde uyarılabiliyorlar mı?
· Öğrencilere verilen öğretmenlik
eğitiminin kalitesi uluslararası “iyi modellere” uygun mu?
Sistemin
içindeki öğretmenlerin meslektaşları arasındaki nitelik ve niceliğine ilişkin çatışma
Mesleğe
yeni başlayan öğretmenlerin karşı karşıya geldiği sorunlar genelde
öğretmenlerin kendi içindeki nitelik ve nicelik sorunlarına ilişkin
çatışmalardır. Somut olarak belirtmek gerekirse, okulların gelişen ve değişen
taleplerini karşılayacak ve okulların uzun vadede niteliğini geliştirmek için
yaptığı çalışmalara uyum sağlamak için ihtiyaç duyulan bilgiye sahip, gerekli
donanımda yeterli miktarda öğretmen olup olmadığıdır (bkz.; OECD 2005).
Öğretmenlerin Mesleki Başarı Ölçütleri
1990’lı
yıllarda Québec (Kanada) eyaletinde kapsamlı bir reform çalışması yapıldı. Bu
kapsamda öğretmenlerin profesyonelliği öğretmenlik meslek eğitiminin merkezine
alındı. Meslek eğitimine paralel olarak 700 saat öğretmenlik staj uygulaması
getirildi ve öğrenim süresi dört yıla çıkarılarak öğretmenlik mesleki
yeterlilikleri ile ilgili olarak dört kategoride toplam on iki esas tespit
edildi (bkz.; OECD 2005).
Temel
alanlar (foundations)
1.
Öğretmenin kültür ve bilginin aktarılması için tercüman, eleştirmen ve aracı
rolü,
2.
Öğretmenin derste kullandığı dildeki açık iletişimi,
Eğitim
öğretim etkinliği (teaching act)
3.
Eğitim öğretim ortamlarını düzenlemesi,
4.
Eğitim öğretim ortamlarını yönetmesi,
5.
Eğitim öğretim ortamlarını geliştirmesi,
6.
Uygun sınıf yönetimi becerilerine sahip olması,
Sosyal
ve pedagojik alanlar (social and educational context)
7.
Öğrencilerin özel gereksinim duyduğu öğretim yöntemlerine uyum sağlaması,
8.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim öğretim ortamında kullanılması,
9.
Paydaşlarla işbirliği,
10.
Meslektaşları ile ekip içinde çalışabilmesi.
Profesyonel
kimlik (professional identity)
11.
Mesleki gelişimini aktif olarak daha ileri aşamalara taşıması,
12.
Etik ilkelere uyumu.
Öğretmen
Adayının Mesleğe Uygunluğu
Öğretmen
nitelikleriyle ilgili çalışmalarda öğretmenlerin kişilik özelliklerinin,
davranışlarının, tutumlarının, ilgilerinin ve akademik yeterliliklerinin eğitim
ve öğretim sürecinde önemli rol oynadığı konusundaki araştırmalar öne çıkmaya
başlamaktadır (Sevim, Varışoğlu 2012, 28).
Mesleğe
uygunluk demek, öğrenim süresince eğitim kurumuna, çalışmaya başladığında da iş
hayatına uyum sağlamadan çok daha farklı anlamlar taşımaktadır. Öğrenim
süresince uyum sağlamak, öğrenim süresince başarılı bir öğrenci olarak yüksek
notlar almak suretiyle öğretmenlik meslek eğitiminde bir ölçüt olarak
kullanılabilir. İş hayatına uyum sağlamak ise mesleki sorumluluklarının ve
arzularının başarıyla yerine getirilmedir. Bireyler söz konusu olunca da
mesleğin gerektirdiği bilgi ve becerilerin edinilmiş olması da bir ölçüt olarak
dikkat çekmektedir. Bu nedenle de bu özel koşullar ve çevresel faktörler de göz
önüne alınmalıdır.
Uygunluk
kavramı
Öğretmenlik
mesleğine ilgi duyanlar veya bu alanda yükseköğrenim almaya başlayanlar için
uyum, bu meslek için gerekli yeterlilikleri ve biyolojik yatkınlıkları içerir.
Öğretmenlik eğitimini başarı ile tamamlayan ve bu meslekte uzun yıllar
çalışacak olanların mesleki yeterlilikleri, mesleği severek çalışmaları ve meslekte
zamanla giderek uzmanlaşmaları, kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Bütün
bunlar “mesleki uygunluk” kavramı altında toparlanabilmektedir.
Bu
şekildeki bir tanım öğretmen eğitimi hakkında bir model tasarımı ile bağdaşık
olarak düşünülmektedir. Örneğin Lipowsky (2010) tarafından
Angebots-Nutzungs-Modell (Arz-Yararlanma-Modeli) olarak geliştirilen veya
Baumert ve Kunter (2006) tarafından Opportunitäts-Nutzungsmodell (Uygunluk-Kullanım-Modeli)
olarak tanımlanan modeller bunlardan bir kısmıdır. Aşağıdaki Görsel 1’de böyle
bir modelin değişkenleri görülmektedir. Bu modelde öğrenme, staj/uygulama
aşamasında bulunma ve stajyerlik ve mesleki deneyim süreçleri görülmektedir
(bkz. Görsel 1).
Görsel
1: Öğretmen eğitiminin Arz-Kullanım-Modeli (Mayr 2012, s.40’dan alınmıştır)
Bu
görselde t1 den t3’e kadar kullanılan kısaltmalar uyum süreciyle ilgili olup,
(t1) uyum sürecini; (t2) üniversitedeki öğrenim süresini ve kapsamlı bir staj süresini
de (t3) göstermektedir. Bu staj aynı zamanda meslek için eğitim ve staj gibi
ileri öğrenmeler için de fırsat sağlamaktadır. Angebots-Nutzungs-Modell (Arz-Yararlanma-Modeli)
öğretmen eğitimi sürecini göstermektedir. Bu modelde yukarıda yapılmaya
çalışılan “uygunluk” tanımıyla birlikte aşağıdaki hususlar da önemlidir:
•
Bireylerin genel kişilik özellikleri, entelektüel yetenekleri, mizaçları ve
eğitimle kazandıkları mesleki ve pedagojik bilgi ile pratik iş bitirici
özellikleri onların farklı pozisyonlardaki yetenekleriyle birlikte geniş bir
yelpazeyi oluşturmaktadır (Mayr, baskıda). Bunlardan dışa dönük kişilik
özellikleri ile dayanıklılık gibi özellikler öğretmenlik eğitimi boyunca
değiştirilemez (Mayr 2011) veya mesleki bilgi gibi olanları çok az
değiştirilebilir (Blömeke et al. 2010).
•
Bu bireysel özelliklerden hangilerinin kişisel olduğu, örneğin psiko sosyal
yeterliliklerin hangilerinin eğitimle düzeltilebileceği ve kabul edilebileceği
bireyin kendisine bağlıdır (Nolle, Döring-Seipel 2011) ve bireyin eğitimi
süresince kendine sunulan fırsatlardan ne denli yararlandığı ve hangi konulara
ilgi duyduğu (Mayr 2010) da ayrı bir hususdur. Böylece öğrencilerin kişisel
özellikleri de dolaylı olarak verilen eğitimin kalitesine yansımaktadır.
•
Henüz (yetişmekte olan) öğretmenlerde bulunan öğrenme fırsatları üniversitelere
ve öğrenim görülen bölüm ve dönemlere göre farklı özellikler gösterir. Resmi
yönergeler uygulamaya istendik düzeyde etki edemez; uygulama ortamını düzenleme
konusunda yetersiz kalabilir (Mayr 2007: Diercks et al. 2010).
•
Öğretmen eğitimi sırasında adayın mesleğe uygunluğu ile davranışları ve
uygulamadaki durumunu tespit edebilmek için zamana ihtiyaç vardır. Bu durum, öğrenim
yapıp yapmama konusundaki kararın verilmesini, öğretmenlik mesleğiyle ilgili
olarak öğrenme veya çevresel faktörlerin değerlendirilmesini zorlaştırır. Buna
karşın, istenilen bir becerinin kazanılıp kazanılamadığı da gerçek yönleriyle
tespit edilebilir (Saldern 2000).
Çizelge:
Öğrencilerin öğretmenlik mesleğini seçimini ve öğretmenlerin de meslekte çalışmalarıyla
ilgili ilişki durumu (Mayr 2012, s.42’den Türkçeye uyarlanmıştır
Açıklama: -,--,--- veya +,++,+++ = olumlu ya
da olumsuz düzeyde az, orta veya yoğun ilişki (Astleitner 2003); s= söz konusu
özelliğin aksi bir ilişki olması hali; o = ilişki yok; boş bırakılan alan da bu
konuda bir araştırma bulgusu yok.
Bir uygulama örneği: CCT – Career
Counselling for Teachers (Öğretmenler İçin Kariyer Danışmanlık Hizmeti)
CCT,
öğretmenler için sanal ağ üzerinden verilen kariyer danışmanlık hizmeti olup,
altı Avrupa ülkesinde (Avusturya, Almanya, Estonya İrlanda, İsviçre, İspanya) öğretmen
eğitimi verilen kurumların ortak çalışması ile oluşturulmuş bir sistemdir. Bu
sistem, 1999-2000 yılları arasında AB-Projesi (71515-CP-1-1999-1-AT-COMENIUS-C31)
olarak uygulanmış (bkz.: http://www.schoolandbusiness.net/comenius.nsf/a-en-title/6B7CA4A1272EE15EC1256F0A003A533B?OpenDocument),
zaman içinde öğretmenlikle ilgili bilgileri ve bireyin kendi ilgi alanını
tanımasına yardımcı olan yapısı itibarı ile öğretmenlik eğitimi almak
isteyenlerin Avusturya’da kayıt öncesinde zorunlu, Almanya’da birinci sınıfta
isteğe bağlı olarak aldığı bir değerlendirme ölçeği haline gelmiştir (bkz.:
www.cct-austria.at; www.cct-germany.de; www.cct-switzerland.ch).
CCT
aşağıdaki içeriktedir:
•
Sisteme ilişkin bilgiler: Eğitim sistemi, öğretmenlik mesleği, çalışma
hayatı, öğretmenlik mesleği verilen kurumlar, öğretmenlik mesleğiyle ilgili
eğitim sistemi içinde yapılabilecek kariyer imkânları ve eğitim kurumları
hakkında bilgi edinmek için bu kurumlarla ilgili ağ sayfalarının bağlantıları
ile diğer bilgileri içermektedir.
•
Kendini tanıma: Anketler, çek listeleri ve bireyin öğretmen olarak
başarılı ve keyifle çalışabileceği kişisel özelliklerini belirleyen ölçekler ve
öğretmenlik mesleğindeki özel kariyer alanları hakkında bilgiler. Bu yöntem
sanal ağ üzerinden çevrim içi kullanılabilmekte ve adaylara çözdükleri
testlerin sonuçları ve cevap aradıkları sorular hakkında kişiye özel cevaplar
verilmektedir.
•
Rehberlik hizmetleri: Önemli karar anlarında- örneğin öğretmenlik
mesleğini seçme veya tam aksine seçmeme gibi anlarda- bir dizi bilgi ve
enformasyon içeren malzeme ile bireyin ilgi alanlarını ölçen set sunulmaktadır.
Bu set içinde yer alan materyal, bireye özgü öneriler ile ilave açıklamaları
içermektedir. Bu kişiye özgü bilgiler ile ayrıntılı test sonuçları,
kullanıcılar tarafından arzu edildiği an tekrar görülebilmektedir.
•
Mülakatlar: Öğrenciler, öğretmenler ve öğretmenlik meslek eğitimi alan
öğrencilerin – benzer alanda çalışanların verdiği spontane cevaplar,
değerlendirmeler.
CCT’nin
temelinde bireyin ilgi alanlarını tanıması ve rehberlik çalışması yer
almaktadır. Bunlar özellikle öğretmenlik mesleği için önemli görülen mesleki
psikolojik özellikleri merkeze alıyor. Kullanılan yöntemler teorik olarak belli
bir temele dayandırılıyor; örneğin beş faktör kişilik modeli (McCrae,
Costa, 2008) veya ilgi alanı araştırması (Holland 1997; Krapp 2007) gibi
ölçeklerden oluşuyor. Veriler, uzun süreli kestirimi olan geçerliliğe izin
veren (Mayr, 2010) uzun zaman dilimini de içeren önemli yöntemlerin olduğu bilimsel
araştırmalar kapsamında değerlendirilir. Türkiye’de de meslek grubu olarak
sporcularda, kadın ve erkekler arasında ortaya konabilecek farklılıkların hem
onları daha iyi anlamaya hem de kişilerin spor tercihlerini belirleyerek
yönlendirilmelerine olanak sağlayabileceği görüşünden yola çıkılarak
araştırmalar yapılmaya başlanmıştır (Tatar 2009). Benzer araştırmaların
öğretmenler ve öğretmen adayları üzerinde de yapılması düşünülmelidir.
Burada
özellikle öğretmenlik mesleğine uygunluk için yapılan ilk görüşmede 1 (Öğretmenlik
meslek eğitimine başlamalı mıyım?) sorusu öne çıkmaktadır. Bu turda yöneltilen
sorular öğretmenlik mesleğinde çalışanların sorumlulukları hakkında bilgi veren
metinlerin yanı sıra şu kişisel tanıma yöntemini de içermektedir:
•
Öğretmenin ilgi alanı skalası: ilk defa öğretmenin ilgi alanı skalası
(LIS: Lehrer-Interessen-Skalen) adıyla 33 değişik alanda (örneğin, öğrencilere
bir alan bilgisi öğreterek) çalışan öğretmenlerin yaptıkları veya yapacak
oldukları bu işi “ne kadar severek” yaptıkları ortaya çıkarıldı (Mayr 1998).
Hazırlanan ölçekte beş faktörde sekiz adede kadar olan şu seçenekler yer aldı:
Dersi planlama, sosyal ilişkileri destekleme, özel gereksinimlere göre davranma,
davranışı kontrol altına alma ve değerlendirme, ebeveynler ve meslektaşlar ile
işbirliği yapma, kendini geliştirecek eğitim programlarına katılma.
•
Öğretmen kişilik testi (LPA: Lehrer-Persönlichkeits-Adjektivskalen) İlk
defa Brandstätter ve Mayr (1994) tarafından yayımlanmıştır. Burada karşılıklı
on iki zıt sıfat çiftleri (örneğin uzmanlık alanı-ilişki isteği) veriliyor ve
bu sıfatlar kullanılarak aslında kişinin kendi durumunu ortaya çıkaran bir
resimin betimlenmesi isteniyor. Verilen bu seçeneklerden kullanılan dört adet
sıfat, kişinin ilişki kurma isteğini, istikrarı ve özdenetimi ile ilgili
skalayı oluşturuyor. Bu skalalar beş faktör kişilik modelindeki dışa dönüklük,
nevrotizm (ters ilişki) veya vicadla ilgili özelliklerle örtüşmektedir.
•
Eğitimci geçmişi anketi (FPV: Fragebogen zu den pädagogischen
Vorerfahrungen) Mayr (yayın yılı yok) tarafından geliştirilmiştir. Burada
kişinin daha önce boş zaman etkinlikleri (örneğin, bir günübirlik gezi),
antrenman veya çocuk ve gençlere ders (örneğin bir koro çalışması) verip
vermediği sorgulanmaktadır. Bu aşamada da yapılan etkinliğin bireysel mi yoksa
grup etkinliği şeklinde mi yapıldığı konusu ayrıştırılmaktadır. Her bir
etkinlikle ilgili soruda, kişinin ne kadar “başarılı” olduğu ve bu etkinlikten
“ne kadar keyif aldığı” sorulmaktadır.
CCT
Almanca konuşulan ülkelerde öğretmenlik mesleğine yönelik olarak hazırlanan
çevrimiçi (online) bir danışmanlık hizmetidir. Avusturya’daki eğitim
yüksekokullarında (Pädagogische Hochschule) ve pek çok üniversitede
kullanılmaktadır. Almanya’da ise hemen her üniversitenin ağ sayfasında
öğretmenlik mesleğiyle ilgilenenlere CCT ağ sayfası önerilmekte; kimi
eyaletlerdeki üniversitelerde öğretmenlik meslek eğitimi almak isteyenlerden
kayıt evrakı arasında bu testin sonuç belgesi de istenmektedir. Isviçre’de ise
pek çok eğitim yüksekokulunda (Pädagogische Hochschule) önerilmekte olup,
sadece bir yüksekokul tarafından önkoşul olarak öne sürülmektedir.
CCT
kullanıcıları konuya ilişkin olarak yapılan sormacada, öğretmenlik meslek
eğitimi almak isteyip de daha önce hiçbir şekilde fikir sahibi olmadıkları
konulara dikkat çekiliyor olması, öğretmenlik mesleğinin mesleki güçlükleri, öğretmenlerin
farklı çalışma alanları hakkında bilgilendirici olduğu yönünde görüş
bildirmişlerdir. Bazıları da karar vermek için çok düşündüklerini ve kesin
meslek seçimi için ilave bilgilere gereksinim duyduklarını belirtmişler; bir
kısım adaylar da artık kendi ayakları üzerine durabildiklerini ve kendilerini
hangi alanda yetiştirmek istediklerine karar verebileceklerini söylemişlerdir. CCT
öğretmenlik mesleğiyle ilgili olumlu bir imaj çizmektedir ve öğretmenlik alana
uyum sağlayanlar için parlak bir geleceği olan meslek olarak sunulmaktadır.
Uygun şartları sağlayanlar, bu şekildeki parlak bir kariyere başladıktan sonra
verdikleri dönütlerde CCT’nin kendilerini öğretmenlik mesleğine başlamak için
cesaretlendirdiğini anlatmaktadır. Uygun şartları sağlayamayanlar ise bunun tam
tersi bir izlenim ortaya koymaktadır (Nieskens et al. 2011, 22).
Bu
çalışmalardan uygulama aşamasında özellikle Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde
yapılanlar gelecek için umut verici olmuştur. Burada CCT için yapılan
hazırlıklar sırasında başvuruda bulunan adayların uygunluğu sınanmış ve bir
öğretmenlik uygulaması ile danışmanlık hizmeti verilmiştir. CCT ile bir adayın
öğretmenlik meslek eğitimine başlaması veya kendi yeteneklerini tanıyarak vaz
geçmesi söz konusu olabilmektedir. Mentorler için de CCT uygulamasının sonucu
bir yabancı gözüyle analiz edilmesi ve danışmanlık için temel ölçütlerin neler
olabileceği konusunda birikim sağlanmaktadır. Öğretmen adayına yaptırılan staj
sırasında oluşan ürün dosyası (portfolyo) da mesleğe başlangıç için bir anlamda
referans oluşturmakta ve takip eden stajlarla birlikte adayın gelişim sürecine
ışık tutmaktadır (Nieskens, Mayr 2010). Görsel 3’de CCT’ye göre yeterli görülen
bir öğretmen adayının yetelik özellikleri görülmektedir.
Öğretmen
Adaylarının Seçimi
Önceden
alınan tedbirler ve bireyin kendi özelliklerini tanıması yoluyla mesleğe uygun
adaylar öğretmen olmaya yönlendiriliyorlar ve bu mesleği seçmeleri sağlanıyor
ve sorunlu bireyler öğretmenlik mesleğinden uzak tutuluyor. Sorunlu kişiler de
zaten kendilerine yapılan önerileri nadiren ciddiye alıyor ve kendileriyle
ilgili olarak tespit edilen uygun olmayan özellikleri sistemi eleştirmek veya
kötülemek için kullanıyorlar (Jonas et al. 2001; Nieskens et al. 2011). Yapılan
bu ölçümlerin bilimsel olarak güvenilirliklerini sınamak için, adayların lise
mezuniyet ortalamaları kendi başına yeterli olmamaktadır. Bunun için bilimsel
olarak gerçeğe yakın bir şekilde stimüle edilmelidir. Bu tür uygulamaların
yıllardan bu yapıldığı Finlandiya’daki araştırmalar yol gösterici olmaktadır
(Kohonen 2007: Valli, Johnson 2007).
Öğretmen
adaylarının seçimi konusunda yıllardan bu yana yapılan ve geniş bir kapsamı
olan çalışmalardan elde edilen veriler Avusturya eğitim yüksekokullarında
(Pädagogische Hochschule) muhafaza edilmekte ve öğretmenlik için başvuruda
bulunan adayların “temel kişisel özellikleri” bakımından yeterli olup
olmadıkları Avusturya ilgili mevzuatına (HZV 2007, § 3, Abs. 3) göre
sınanmaktadır. Benzer çalışmalar, eğitim yüksekokullarından önceki eğitim kurumları
olan pedagoji akademilerinde (Pädagogische Akademien) de uygulanmaktaydı.
Uygulama
Örneği: Avusturya’da Pedagoji Akademisi Başvuru Seçimi
Kimlik
bilgilerinin paylaşımına ilişkin yasal sınırlılıklar nedeniyle başvuranlar
hakkında ayrıntılı bilgi paylaşımı (Almanya ve İsviçre de dâhil olmak üzere)
mümkün değildir. Burada Linz Psikopotluk Dairesi Eğitim Akademisi tarafından
uygulanan ve aradan geçen süre içinde farklı bir uygulamaya geçilen ve artık
gizlilik şartı ordan kalkmış olan uygulama sembolik olarak anlatılacaktır. Bunun
için verilerin tahmini geçerlilikleri üzerinden bilgi verilecektir (Mayr et al.
1985). Burada verilen değerler, temsili örneklem yoluyla seçilmiştir.
Öğretmenlik
mesleğine öğrenim başvuruda bulananların seçiminde aşağıdaki özellikler
aranmaktadır:
•
Karne notları: Zorunlu derslerden
alınan notların ortalaması alınmaktadır.
•
Zekâ düzeyi: Kısaca IST-70 (Amthauer 1970) olarak adlandırılan ve GE
(Gemeinsamkeiten), AN (Analogien), RA (Rechenaufgaben) und ZR (Zahlenrechnen)
olarak adlandırılan alt testlerden oluşan bir zekâ testi uygulanmaktadır.
•
Yaratıcılık: İlk defa Guilford (1964) tarafından geliştirilen ve ıraksak
(divergent) düşünme becerisi olarak algılanan yetenekler ölçülür; bunlar
arasında örneğin ifade becerisi (sadece başlangıç harfi verilen cümlelerin
tamamlanmasının istendiği), alışılmadık kullanım biçimleri (örneğin kiremit
gibi bir nesne için özgün bir kullanım şekli bulunması) ve mevcut bir ifadenin
düzeltilmesi (örneğin “dokuz-on yaşlarındaki bir çocuğun oyun oynarken daha
fazla keyif alacağı mandal gibi bir nesneyi değiştirmek) gibi bir pek çok alt
teslerden oluşan alt tesler uygulanır.
•
Dil becerisi: Başuruda bulunan adaya verilecek bir dizi resimlerden öykü
oluşturması istenir. Anlatılan öykünün kalitesi üç ayrı gözlemci tarafından
değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme işlemi sırasında kullanılmak üzere
Thomae (1965) tarafından geliştileren yedi basamaklı bir ölçeğe dayalı bir
ölçme aracı uyarlanmıştır; örneğin anlatılan nesnenin görselliği, ifalerdeki
kelime zenginliği ve sesletim özelllikleri değerlendirilmektedir.
•
Tutumlar: Adayın dilsel anlatım ve ardından yarı standart hale gelmiş
mesleki motivasyon konuşmaları ile eğitimle ilgili ön deneyimleri sırasındaki
davranışları gözlenir. Adaya kısmen Thomae (1965)’den alınan ve öğrenciyi
teşvik edebilme, uyum sağlama ve yönlendirme becerilerilerini içeren yedi
basamaklı fonksiyonel tutum ölçeği uygulanır.
•
Mesleğe yönelik görüşler: Mesleğe yönelik olarak özellikle tutuculuk
sendromu olarak adlandırılan (Koch et al. 1972) DR (Druck vs. Zug), NR
(Negative Reformeinstellung vs. Veränderungsbereitschaft) ve AN (Anlage vs.
Umwelt) testler uygulanır. Bu ölçekte orta değerler uygun olarak kabul edilir.
Bu
testte oldukça olumlu sonuçlar elde eden adaylar karar vermelerini
kolaylaştıracak olan ve öğretmenlik mesleğine seçim yapacak öğretim
elemanlarının katıldığı görüşmeye davet edilmemektedir. Sadece sınıf
öğretmenliği veya motorik becerilerin gerikliği olduğu beden eğitimi
öğretmenliği gibi alanlara yönelik seçim yöntemleri uygulanmaktadır.
Bu
karar verme süreçlerinde adaylar sadece zamanla yarışmıyor, aksine deneysel
olarak uygulanan ölçme yöntemlerinin geçerliliği konusunda da çekinceler
bulunmaktadır. Bu nedenle öğrencinin öğrenimi süresince tutulan veriler, seçim
sırasında elde edilip öğrenim süresince ve mesleğe hazırlık aşamasındaki
kayıtlarla kontrol edilmektedir. Öğrencinin öğretmenlik uygulamasına
gittiğindeki başarısı, yanında staj yaptığı rehber öğretmenin adayın
öğretmenlik mesleğine ilişkin genel değerlendirmesi, öğretmenlik meslek bilgisi
derslerindeki başarısı ve bütün bu ölçütlerden sağlanan ortak ölçütler.
Geçerlilik
araştırmaları ile ilgili sonuçlar, öğrencinin okul başarısı, özellikle akademik
ve mesleki başarıları sonuca yönelik kestirimlerde bulunmayı sağlamaktadır. Kestirim
ödevleri sırasında tespit edilen davranışsal ve dilsel özellikler veya yapılan
görüşmede tutulan kayıtların uygulama için ne denli geçerli anlaşılmıştır.
Adayların zekâ düzeyleri ile akademik başarıları arasında doğrudan bir ilişki
tespit edilmektedir. Yaratıcılık testi ile görüşmede elde edilen değişkenler
münferit bir önem taşımaktadır ve dikkate alınmayabilir.
Özetler
ve Öneriler
Burada
sunulan bulgular ve genel değerlendirmeler konuya ilişkin olarak hazırlanan
OECD (2005) uzman raporundaki bulgularla da uyum sağlamaktadır. Bunun yanı sıra
şu somut öneriler yapılabilir:
•
Öğretmenlik meslek eğitimi ve meslek seçimi bir dizi danışma ve rehberlik
hizmetlerinin de yer aldığı uzun erimli bir süreçtir. Mesleki yönlendirmeye
ilişkin alınan tedbirlerin daha etkili olabilmesi için bu tür etkinliklere
mümkün olduğu kadar erken yaşta başlanmalı ve meslek seçimi yapacak kişiye
alternatif meslekleri seçebilecek fırsatlar da yaratılmalıdır. Bunun için lise
son sınıftaki öğrencilerin bu tür yeterlilik sınavlarına girmelerinin uygun bir
dönem olduğu düşünülmektedir.
•
Danışmanlık hizmeti veren web tabanlı programların etkili ve yararlı olabilmesi
için öğretmenlik mesleğine ilişkin bilgilerin geniş bir alana yayılmış olması
ve öğretmenlik mesleğini seçmeye karar verecek kişilerin bu mesleği kendi
hayatlarındaki öznel deneyimleri sayesinde seçerek, bu meslek için uygun olup
olmadıklarına ilişkin yeterlilik teslerine mümkünse kendiliklerinden
yönelmelidir. Ancak bu şekilde kuramsal ve uygulamalı bir meslek seçimi
uygulamasından söz etmek mümkün olabilir. Buna ilave olarak alan uzmanlarının ve
rehberlik uzmanlarının görüşleri tamamlayıcı olabilir.
•
Öğretmen adayları öğrenime başlamadan önce yapılan seçme sınavı nesnel bir
değerlendirme olarak görülebilir. Bu durumda öğrencilerin öğrenimlerini başarı
ile sürdürebileceklerinin nesnel bir göstergesi olarak kabul edilebilecek lise
bitirme derecelerinin yanı sıra öğretmenlik meslek eğitimine genel bireysel
özellikleri ile motivasyon olarak hazır bulunuşlukları da dikkate alınmalıdır.
Bu özellikler, adayların çalışma hayatına başladıktan sonra da önemini muhafaza
etmektedir. Bunun için gerekli olan ölçme ve seçme ölçütleri yüksek bir kişisel
çaba gerektirir ve bu adayların seçtiği meslekte başarılı olmaları ve mesleki
yeterlilikleri bakımından da önemlidir. Konuya ilişkin olarak alınan geri
bildirimler de bir sonraki dönemde yapılacak başvurularda adaylara yol
gösterici nitelikte olacaktır.
•
Adaylara yapılan rehberlik ve seçim süresince yeterlilikleri ve gelişim
ptansiyelleriyle ilgili olarak elde edilen bilgiler, adayların eğitimleri
sırasında da yol gösterici ve destekleyici nitelikte olacaktır. Buna göre
adayların uzmanlaşma, belli alanlarda yetkinleşme veya ileri düzeyde bilgi
edinmeleri eğitim programının yapılandırılmasında kullanılabileceği gibi,
üniversite dışında uygun öğrenme ortamlarında edinilen bilgi ve deneyimler ile
mesleki gelişim için rehberlik ve danışmanlık hizmetleri yapılmasına
yarayacaktır.
•
Öğretmenlik meslek eğitimi iyi hazırlanmış ve eğitim süreci içine entegre
edilmiş bir uygulama ve izlemeyi de bünyesinde barındırmalıdır. Bu yolla
çalışma ve iş yaşamı arasında özgün bir eşgüdüm sağlanmış olur. Birinci elden
öğretmen deneyimleri de meslek ve eğitim programı seçiminde yol gösterici
olabilir. Sadece uygulama aşamasında adayın eğitim, öğretim ve mesleki başarı
ölçütlerine göre bir eleme yapılabilir.
* Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi - Yurt Dışındaki İki Dilli Türk Öğrencilerin Anadili Eğitimi Çalıştayı, 06.06.2013-Konuşma Metni
Kaynaklar:
“Baumert,
J.; Kunter, M. (2006). Stichwort: Professionelle Kompetenz von Lehrkräften. In:
Zeitschrift für Erziehungswissenschaft, 9, S. 469–520.” Mayr, J. (2012’den
aktarım)
“Blömeke,
S.; Kaiser, G.; Lehmann, R. (2010). TEDS-M. Professionelle Kompetenz und Lerngelegenheiten
angehender Mathematiklehrkräfte für die Sekundarstufe I im internationalen
Vergleich. Münster: Waxmann.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
“Brandstätter,
H.; Mayr, J. (1994). Die „Lehrer-Persönlichkeits-Adjektivskalen“ (LPA). Ein
Instrument zur Selbsteinschätzung berufsrelevanter Persönlichkeitsmerkmale. In:
Mayr, J. (Hrsg.). Lehrer/in werden. Innsbruck: StudienVerlag, S. 231–247.” Mayr,
J. (2012’den aktarım).
“Diercks,
U.; Bauer, J.; Prenzel, M. (2010). Analyse der Studienmodelle der PaLea-Partnerhochschulen
im Gymnasiallehramt. Referat bei der Tagung der AEPF in Jena, 13. September
2010.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
Gökalp,
E.; Ergül, H.; Cangöz, İ. (2009). Türkiye’de Yoksulluğun ve Yoksulların Ana
Akım Basında Temsili. In: Sosyoloji Araştırmaları Dergisi. Cilt: 13 Sayı: 1 -
Bahar 2010. S. 145-182.
“Guilford,
J. P. (1964). Persönlichkeit. Weinheim: Beltz.” Mayr, J. (2012, 47’den aktarım).
“Hall,
S. (2994). “İdeolojinin Yeniden Keşfi: Medya Çalışmalarında Baskı Altında Tutulanın
Geri Dönüşü”, Medya İktidar İdeoloji, Mehmet Küçük (çev.), Ankara: Ark s.57-104.”
Gökalp, E.; Ergül, H.; Cangöz, İ. (2009 s. 156’dan aktarım).
“Holland,
J. (1997). Making Vocational Choices. A Theory of Vocational Personalities and
Work Environments (3rd ed.). Odessa, FL: Psychological Assessment Resources.” Mayr,
J. (2012’den aktarım).
“Jonas,
E.; Schulz-Hardt, S.; Frey, D.; Thelen, N. (2001). Confirmation bias in
sequential information search after preliminary decisions. An expansion of
dissonance theoretical research on selective exposure to information. In:
Journal of Personality and Social Psychology, 80, S. 557–571.” Mayr, J. (2012, 46’dan aktarım).
“HZV
(2007). Verordnung über die Zulassungsvoraussetzungen an Pädagogischen Hochschulen
(Hochschul-Zulassungsverordnung – HZV). BGBl. II Nr. 112/2007 v. 15.5.2007.” Mayr,
J. (2012, 46’dan aktarım).
“Koch,
J. J.; Cloetta, B.; Müller-Fohrbrodt, G. (1972). Konstanzer Fragebogen für Schul-
und Erziehungseinstellungen (KSE). Weinheim: Beltz.” Mayr, J. (2012, 47’den aktarım).
“Kohonen,
V. (2007). Auswahlverfahren für Lehramtsstudierende in Finnland. In: Journal
für Lehrerinnen- und Lehrerbildung, 7 (2), S. 26–32.” Mayr, J. (2012, 46’dan aktarım).
“Krapp,
A. (2007). An educational-psychological conceptualisation of interest. In:
International Journal of Educational and Vocational Guidance, 7, S. 5–21.” Mayr,
J. (2012’den aktarım).
“Lipowsky,
F. (2010). Lernen im Beruf. Empirische Befunde zur Wirksamkeit von Lehrerfortbildung.
In: Müller, F.; Eichenberger, A.; Lüders M.; Mayr, J. (Hrsg.). Lehrerinnen und
Lehrer lernen. Konzepte und Befunde zur Lehrerfortbildung Münster: Waxmann, S.
51–70.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
“Mayr,
J. (Yayın yılı yok). Fragebogen zu pädagogischen Vorerfahrungen (FPV). Internet
erişim adresi: www.cct-germany.de/de/0/tests/fpv [10.06.2011].” Mayr, J. (2012’den aktarım)
Mayr,
J. (2012). Ein Lehramtsstudium beginnen? Ein Lehramtsstudium beginnen lassen? Laufbahnberatung
und Bewerberauswahl konstruktiv gestalten. Birgit Weyand • Monika Justus •
Michael Schratz (Hrsg.). Auf unsere
Lehrerinnen und Lehrer kommt es an
Geeignete
Lehrer/-innen gewinnen, (aus-)bilden und fördern Essen: Edition Stifterverband. SS.
38-57.
http://www.stifterverband.info/publikationen_und_podcasts/positionen_dokumentationen/lehrerbildung/lehrerbildung.pdf
(son erişim: 19.04.2013).
“Mayr,
J. (2011). Der Persönlichkeitsansatz in der Lehrerforschung. Konzepte, Befunde
und Folgerungen. In: Terhart, E.; Bennewitz, H.; Rothland, M. (Hrsg.). Handbuch
der Forschung zum Lehrerberuf. Münster: Waxmann, S. 125–148.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
“Mayr,
J. (2010). Selektieren und/oder qualifizieren? Empirische Befunde zu guten Lehrpersonen.
In: Abel, J.; Faust, G. (Hrsg.). Wirkt Lehrerbildung? Antworten aus der
empirischen Forschung. Münster: Waxmann, S. 73–89.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
“Mayr,
J. (baskıda). Persönlichkeit und psychosoziale Kompetenz:
Verhältnisbestimmungen und Folgerungen für die Lehrerbildung. In: Bosse, D.;
Dauber, H.; Döring-Seipel E.; Nolle T. (Hrsg.). Professionelle Lehrerbildung im
Spannungsfeld von Eignung, Ausbildung und beruflicher Kompetenz. Bad Heilbrunn:
Klinkhardt.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
“Mayr,
J. (2007). Standards in der Lehrerbildung: Wo stehen die Pädagogischen Akademien?
In: Radits, F. (Hrsg.). Muster und Musterwechsel in der Lehrer- und Lehrerinnenbildung.
Perspektiven aus Pädagogik und Fachdidaktik. Münster, Wien, Berlin: LIT Verlag,
S. 139–148.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
“Mayr,
J. (1998). Die „Lehrer-Interessen-Skalen“ (LIS). Ein Instrument für Forschung und
Laufbahnberatung. In: Abel, J.; Tarnai, Ch. (Hrsg.). Pädagogischpsychologische Interessenforschung
in Studium und Beruf Münster: Waxmann, S. 111–125.” Mayr, J. (2012’den aktarım).
“Mayr,
J.; Eder, F.; Riedl, J. (1985). Evaluierung eines Verfahrens zur Auswahl von Lehramtsstudenten.
In: Buchberger F.; Seel, H. (Hrsg.). Materialien zur Lehrerbildung für die
Schulreform. Linz, Brüssel: Association for Teacher Education in Europe, S.
136–144.” Mayr, J. (2012, 47’den
aktarım).
“McCrae,
R. P.; Costa, P. T. Jr. (2008). The Five-Factor Theory of Personality. In:
John, O. P.; Robins, R. W.; Pervin, L. A. (Hrsg.). Handbook of personality. New
York: Guilford Press, S. 159–181.” Mayr, J. (2012’den aktarım)
Memişoğlu,
S. P. (2006). Nasıl bir öğretmen? In: Orta Öğretime Yeniden Yapılanma
Sempozyumu Bildiriler Kitabı Ankara: MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı, s.
334-338.
“Mitchell,
D.; Scott, L.; Covrig, D. (1999). Cultural Diversity and the Teacher Labour Market:
A Literature Review. Research Paper, California Educational Research Cooperative,
University of California, Riverside.” Sliwka, A.; Klopsch, B. (2012’den
aktarım)
“Nieskens,
B.; Mayr, J. (2010). Das Eignungspraktikum – engagierte Lehrkräfte gewinnen.
In: Schule NRW, 62, S. 268–271.” Mayr, J. (2012’den aktarım).
“Nieskens,
B.; Mayr, J.; Meyerdierks, I. (2011). CCT – Career Counselling for Teachers: Evaluierung
eines Online-Beratungsangebots für Studieninteressierte. In: Lehrerbildung auf
dem Prüfstand, 4, S. 8–33.” Mayr, J. (2012, 46’dan aktarım).
“Nolle,
T.; Döring-Seipel, E. (2011). BASIS: Ein Kompaktseminar zu psychosozialen Kompetenzen
für den Lehrerberuf. In: Lehrerbildung auf dem Prüfstand, 4, S. 89–107.” Mayr,
J. (2012’den aktarım)
“OECD
(2005). Teachers Matter. Attracting, Developing and Retaining Effective Teachers.
Paris: OECD Publishing.” Sliwka, A.; Klopsch, B. (2012’den
aktarım)
“Saldern,
M. v. (2000). Performanz – ohne Verbesserung der Rahmenbedingungen? In:
Sieland, B.; Rissland, B. (Hrsg.). Qualitätssicherung in der Lehrerbildung. Hamburg:
Kovac, S. 266–289.” Mayr, J. (2012’den
aktarım)
Sevim,
O.; Varışoğlu, B. (2012). Duygusal
Semantik Farklılığa Göre Atatürk Üniversitesindeki Türkçe Öğretmeni Adaylarının
Öğretmenlik Mesleğine Yükledikleri Değerler. In: Uluslararası Türkçe Edebiyat
Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 1/2 2012 s. 27-37 (Sanal erişim: http://www.tekedergisi.com/Makaleler/1967364019_3-O%c4%9fuzhan%20Sevim.pdf-
26.04.2013).
“Storen,
L. (2001). Graduate Employment in Norway: Differences and Similarities between
Immigrant Graduates and Non-Immigrant Graduates. Oslo: Norwegian Institute
for Studies in Research and Education.” Sliwka, A.; Klopsch, B. (2012’den
aktarım)
Sliwka,
A.; Klopsch, B. (2012). Auf den Lehrer/die Lehrerin
kommt es an: Lehrerbildung und Lehrerprofessionalität in internationaler
Perspektive. Birgit Weyand • Monika Justus • Michael Schratz (Hrsg.). Auf unsere Lehrerinnen und Lehrer kommt es
an Geeignete Lehrer/-innen gewinnen,
(aus-)bilden und fördern Essen:
Edition Stifterverband. SS. 14-35. http://www.stifterverband.info/publikationen_und_podcasts/positionen_dokumentationen/lehrerbildung/lehrerbildung.pdf
(son erişim: 19.04.2013).
Taşdemir,
M. (1996). Dört Yıllık Sınıf Öğretmeni Yetiştirme Programının
Değerlendirilmesi. In: Çağdaş Eğitim, 225, 24-27.
Tatar,
A (2009). Beş Faktör Kişilik Modeline Dayalı Olarak Sporcu Kadın ve Erkeklerin
Kişilik Profillerinin Karşılaştırılması. In: Hacettepe Spor Bilimleri Dergisi. C.
20 (2), ss. 70–79. (Sanal erişim: http://www.sbd.hacettepe.edu.tr/fulltext/2009_2_4.pdf
- 26.04.2013).
“Thomae,
H. (1965). Beobachtung und Beurteilung von Kindern und Jugendlichen. Basel:
Karger.” Mayr, J. (2012, 47’den aktarım)
Üstüner,
M. (2004). Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sisteminde Öğretmen Yetiştirme ve
Günümüz Sorunları. In: İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 5(7),
63-82.
“Valli,
R.; Johnson, P. (2007). Entrance Examinations as Gatekeepers. In: Scandinavian Journal
of Educational Research, 51, S. 493–510.” Mayr, J. (2012, 46’dan aktarım).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder