25 Nisan 2014 Cuma

Kıtâl-ı mukateleden günümüze notlar

Giriş
Tarihi yapmak kadar yazmak da önemlidir. Bugün sabah radyodan haberleri dinlerken Yeni Zelanda’dan gelen gençlerin Çanakkale’de hayatını kaybeden askerler (dedeleri) adına şafak ayini düzenlediğini öğreniyorum. Ayin öncesi yapılan törende konuşan Yeni Zelanda Genel Valisi Sir Jerry Mateparae, "Yeni Zelandalıların ruhları, kanları, terleri ve gözyaşları, hepsi buradadır. Ulusal hafızalarımıza bir kahramanlık simgesi olarak kazınmıştır. Uzun yıllar tarihçiler alınmış bulunan askeri kararların doğruluğunu, ne olması gerektiğini tartışacaklar. Sanatçılarımız, oyun yazarlarımız, müzisyenlerimiz ve yazarlarımız Conkbayırı'nın bizim için ne anlama geldiğini araştırmaya devam edecekler"[1] demiş.

Kendi kendime sormadan edemiyorum, asabım bozuluyor. “Yahu, bunların Çanakkale’de işi neydi?” Onca yolu papatya toplamak için gelmediler her halde deyip; Çanakkale’de şehit olan dedemin, büyük amcamın hatırına susup, konuyu bir başka yazıya ayırmak istiyorum.

Gazetelere bakınca da 1915 yılına ilişkin “tehcir” haberlerini okuyorum. Başbakan, 1915 olaylarına ilişkin olarak yımladığı taziye mesajında, "Hayatını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunları taziyelerimizi iletiyoruz" demiş. Bu mesaj, aziz Türk milletinin karakterini ortaya koymaktadır. Yüzyıllarca beraber yaşadığımız, kederde ve sevinçte kader birliği yaptığımız, Teba-i Sadıka dediğimiz Ermeni vatandaşlarımız neden evlerinden, yurtlarından çıkarıldı? Onca insanın ölümü sırasında neler yaşandı da bu insanlar başka diyarlarda iskân edildiler? Durduk yerde mi yaşandı bütün bunlar?

Bilimsel kaygıların dışında oluşturduğum bu yazıda, yurtdışında yaşadığım dönemde karşılaştığım bazı sorular üzerine yaptığım kimi okumalardan tuttuğum notları paylaşmak istiyorum. Bu notları bir gün bir yerlerden yazmışım; bir kısmını bugün güncelleyip kaynak vermeye çalıştım; kaynak veremediklerim için de okuyucunun hoşgörüsüne sığınıyorum.

Ermeni Meselesi Uluslararası Bir Senaryodur
Ermeniler de Osmanlı’nın en zayıf anını değerlendirerek Balkanlardaki azınlıklar gibi Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet kurmak istediler. 1915 ve devamında Rus, İngiliz, Fransız, Alman ve ABD’lilerin kışkırtmalarıyla çeteciler oluşturdular. Bu çeteler, Türk köy, Kasaba ve şehirlerinde, Ordunun gerisinde yaptıkları, öldürme, yaralama, yakma, istihbarat toplayıp Ruslara verme, Türkleri toplu göçe zorlayan tedhiş eylemlerine kalkıştı. Osmanlı Hükümeti de savaşan bir orduyu ve savaş bölgesindeki sivil halkı arkadan vuran kışkırtılmış azınlık halkı çatışma veya mukatele alanından, Osmanlı toprakları içindeki bir başka alana nakletmeyi (tehciri) tek çare olarak gördü. Daha fazla kan dökülmemesi, huzur ve sükûnetin sağlanması gerekiyordu. Bu karardan sonra değişik tehcir kafileleri yola çıktı.

Tehcir veya soykırım tartışmaları
Askeri kıt, gücü zayıf bir devlet haline gelen Osmanlı, ona yakın cephede savaşırken, binlerce Ermeni vatandaşını, o zamanın kıt koşullarında, olanaksızlıklar içinde güvenli bölgelere nakletmek için elinden gelen güvenlik önlemlerini almaya çalışsa da kimi istenmeyen olayların önüne geçilemedi. Birkaç jandarma refakatinde yola çıkan kafileler içinde yolu kesilenler oldu. Tehcir kafilelerinin yollarını bekleyenler ve kesenler, bütün yakınları Ermeni çetelerince vahşi biçimde katledilmiş olanlardı. Camilere doldurulup gaz dökülerek topluca yakılmış; evler basılarak ırzlarına geçilip boğularak öldürülmüş; karnındaki çocuğu kız mı oğlan mı bahsi tutuşan Ermeni çeteciler tarafından karınları bıçaklarla deşilmiş, yavruları analarının gözü önünde parçalanmış, yüz binlerce bahtsız Türk'ün yakınları! Evleri yakılmış, paraları pulları alınmış, kolu-bacağı kesilmiş, ırzlarına geçilmiş, yavruları öldürülmüş, kızlarına-oğullarına tecavüz edilmiş, /…/ yüz binlerce insan. Bu insanların kendilerine bu vahşeti reva gören kafilelerin yoluna çıkıp çiçek vermeyecekti… Hayatta her şeyini kaybetmiş, intikam almaktan başka bir duygusu kalmamış bu bahtsız Türkler yine çoğu yerde Türk jandarmaları tarafından engellendiler; engellenemedikleri yerler de çok oldu. Bu sırada yaşanan olaylardan sorumlu tutulan yerel yöneticiler, memurlar, subaylar görevlerinden alınmış veya daha sonra Divan-ı Harbe verilerek yargılanıp, cezalandırılmışlardır. Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey gibi şehitler de verilmiştir. İşte Avrupa'nın soykırım dediği olay budur.

Bu yaşananlar gerçekten BM tarafından 11 Aralık 1946 tarihinde yapılan tanıma göre, bir soykırım (genocide) mıdır? Bu soykırım ise hiçbir haksız tahrik söz konusu olmaksızın sırf Türk olduğu için, kimi Batılı devletlerin tahriklerine kapılarak “bağımsız devlet” kurmaya çalışan Ermenilerin kurşuna dizdiği, camilere doldurup yaktığı onca insanın öldürülmesi nedir? Bilimsel açıdan analiz edildiğinde, yaşananların bu şekilde tanımlanması mümkün değildir. Zira, "Tecavüze uğrayan bir insan, saldırgana saygı duymaz ve ona gereken karşılığı vermek durumundadır" (Bkz.: Ümit Özdağ: http://www.youtube.com/watch?v=WimykJPd7Zg). Sonrası malum, aklın ve duygunun ayrıştığı, zaman geçtikten sonra da bir dolu hataların, keşkelerin yer aldığı anlamsız gelen onca yaşanmış öykü...

Diyorlar ki Türkiye tarihi ile yüzleşmeli. Elbette, aynı zamanda evlatlarına Türkiye'nin geçmişinde Ermenilerin öne sürdüğü anlamda bir soykırım suçlamasıyla ilgili olarak bir şeyleri saklamasını gerektirecek bir ayıbının olmadığını da anlatmalıdır. Bize göre, yaşananlar, savaş sırasında halkın nefis müdafaasından ve devletin iç güvenliği sağlama çabasından ibarettir. Acı olan, Ermenilerin ihaneti ve kendi halinde barış içinde yaşayan sıradan vatandaşların yaşadığı insanlık dramı sonunda alınan tehcir kararının öngörülemeyen sonuçlara neden olmasıdır. Mustafa Kemal, yüzyıllarca aynı topraklar üzerinde sulh ve sükûn içinde yan yana, iç içe yaşamış bu iki millet arasındaki kanlı boğazlaşmayı şöyle tanımlamıştır:

"Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından ziyade dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenilen mesele, Kars Anlaşmasıyla en doğru çözüm şeklini buldu. Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu"[2] (1.3.1922-TBMM. Üçüncü Toplanma Yılı Açış Konuşmasından)

Amerikalı Ermeniler rahatsız
Atatürk’ün Nutuk’tan aktardığım bu düşüncesine katılmayanlar için de Almanya Kaiserslautern’de yaşayan Dr. Mete Soytürk’ün kişisel çalışmaları ile ortaya koyduğu bir belgeye bakalım. Bu belgeye göre Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Ermenilerin Amerikan Senatosu’na yaptıkları uyarı dikkat çekmektedir. Vakit gazetesinin, konuyla ilişkili olarak Amerika’nın «Boston Transcript» gazetesinden aktardığı haberi paylaşayım.
Gazetenin haberine göre, Amerikan senatosu üyesi King’in, eski Berlin Büyükelçisi Gérard ve Newyork Başpiskoposu tarafından desteklenen Lozan anlaşmasının kabul edilmemesi için Amerikan senatosundaki çabaları üzerine Ermeni komitesi Başkanı Bogos Nubar yardımcısı Nuradungyan ve Demokratik Parti Başkanı Arshak Çobanyan çeşitli mektuplarla Amerikalılara başvurmuşlar ve artık Ermenileri rahat bırakmalarını, Amerikalıların Ermenileri kullanarak Türkiye’ye karşı plan kurup politik oyun oynamalarına bir son vermelerini istemişlerdir. Gazete Bogos Nubar- Noradungyan tarafından Senatör King’e hitaben yazılmış aşağıdaki mektubu yayınlamıştır[3].
„Sayın Bay King, Siz de açıkça biliyorsunuz ki, bugünkü politik ortamda Amerikan senatosu tarafından, Ermenistan ve Türkiye’deki Ermeniler yararına alınan kararın (tasarısı) Lozan anlaşmasına eklenmiş olan bir madde yüzünden uygulanabilirliği yoktur. Sizlerin biz Ermenilere yıllardır gösterdiği yakın alakaya ve dostça duygulara çok teşekkür ederiz. Fakat bunun yanında sizden bir ricamız olacak. Artık gelecekte Türkiye’de yaşayan Ermeniler adına bilerek veya bilmeyerek, gerekli gereksiz ortaya çıkıp, belki de bu hareketlerle Türkiye’de yaşayan Ermenilere zarar verebilecek olan bu tutumunuzdan vazgeçiniz. Ermeniler şimdiye kadar sizler ve sizin gibi resmi kanallardan verilmiş buna benzer sözlere kandıkları için, çok acılar çekmişlerdir. Bu nedenle artık hiç bir yabancı ülkenin bizim işimize karışmasını istemiyoruz. Şimdi ölmüş olan eski Amerikan Başkanı Wilson’un bizlere verdiği sözlerle başlayan, Avrupalı devletlerin resmi şahsiyetlerinin bu konuda verdiği cesaretlerle ve bu devlet adamlarının bana ve arkadaşlarıma verdikleri kişisel sözlerle süren bu süreç, Ermenilere çok ağır felaketten başka hiç bir şey getirmemiştir.  Gelecekte de bu devletlerin bizlere verdikleri bu sözlerin uygulanabilmesi için herhangi bir adım atmayacaklarına artık eminiz. Bu nedenle sizlerden ricamız, gelecekte Ermenileri ve de Ermeniliği artık Lozan antlaşması ile ilişkilendirmeyiniz. Şu anda Türkiye’de yaşayan Ermenilere gelince: artık onlar yeni çıkarılan yasalara göre, Müslüman Türklerle yasalar karşısında tamamen eşit yurttaş konumuna geldikleri için hallerinden son derece hoşnutturlar. Bu mektubun bir örneğini de Milletler Cemiyetine yolluyoruz.  Yanlış anlamaları önlemek amacıyla tekrar tekrar vurguladığımız istemimiz şudur: Bundan sonra, partileriniz arasındaki politik mücadelelerde biz Ermenileri lütfen artık kullanmayınız. Saygılarımızla altına imzamızı atıyoruz.”
Alman Protestan Misyoneri Papaz Johannes Lepsius’un çıkarttığı „Der Orient“ adlı dergide çıkan Türkiye karşıtı yazıların içeriği, Lepsius’un ölümünden sonra değişmeye başlamıştır[4].

Diasporanın görüşü
Yaşananlardan sonra Türkler suskun kalırken, Ermeniler kimi olayları abartarak anlatmış; bazı ilaveler yapmışlar; Türkler açısından artık tarihin sayfalarında kalan yaşanmışlıkları değişik ülkelerde oluşturdukları diasporayı ayakta tutabilmek için, basın, yayın aracılığıyla dünyaya anlatmaya çalışmış; Türkiye aleyhine kampanyalara dönüştürmüşlerdir. Bu amaçla 250 binden fazla yayın yapmışlar; 500 bin ile başlayıp, 1,5 milyona kadar çıkardıkları kayıp sayıları ile hem dünyayı Türkiye aleyhine yönlendirmeye çalışmışlar; hem de diasporada yitip gidecek Ermeni kimliğini ve kültürünü ayakta tutacak, toplumsal ve sosyal dayanışmayı sağlayacak ortak bir geçmişin öyküsünü oluşturmuşlardır[5].

Her ne kadar Ermeni kayıplarının 1.5 milyon olduğu söylense de bu görüşler tarihi gerçeklerle bağdaşmıyor; bununla birlikte konuya insani açıdan bakınca verilen sayıların bir anlam ifade etmediği, ama Ermenilerin ihaneti ve "hasta adam" dedikleri Osmanlı devletini yıkma planları kendiliğinden ortaya çıkıyor. Başta Osmanlı arşivi olmak üzere, Amerikan Milli Arşivleri (NARA), Alman, İngiliz, Fransız ve Rus arşivlerine göre Ermeni kayıplarının zamanla arttırılarak verilen sayılara göre daha az olduğunu göstermektedir. Rusya’da baş gösteren açlık ve hastalık durumları ve çok sayıda Ermeni’nin ABD’ye ve Batı Avrupa’ya göç ettiği hesaba katıldığında, tehcir nedeniyle oluşan Ermeni kayıpları noktasında sağlıklı rakamlar vermek mümkün değildir. Kaybedilen her bir canın yüreklerden kopan bir parça olduğu düşünülürse, olayı ucuz bir "ceset sayma" seviyesine indirmeden şu tespiti yapmak mümkündür: Yukarıda değinilen yerli ve yabancı kaynaklar, Ermeni kayıplarının genel olarak 200-300 bin [6]. Türklerin kayıplarının da 500 binin üzerinde olduğunu göstermektedir [7] (Bkz. Ek). Ermenistan'da veya diyasporada yaşayan Ermeni kökenli uzmanlar, Anadolu’da ortaya çıkarılan toplu mezarların incelenmesi çalışmalarına katılmayı reddediyorlar. Çünkü açılan mezarlardan çıkarılan cesetlerin az bir kısmının Ermeniler’e, önemli bir kısmı da Müslümanlar’a ait olduğu görülüyor. Bulgular, soykırım’ın değil mukatele’nin (daha doğrusu Türk milletine yapılan katliamın) kanıtları, kalıntıları. Karşılıklı vuruşanlar (kıtâl-mukatele edenler), Türkler ve Ermeniler; bu durumdan nemalanmaya bakanlar ise herkesin malumu.

Ermenilerin geçmişte kendi yaptıklarına karşılık veren, ortak yurt diye benimsedikleri coğrafyada canı yanan komşularının savunma refleksini, insan doğasının tabii tepkisi olan karşı saldırıyı dünya kamuoyuna soykırım diye anlatması, emperyalist Avrupalının ve Amerikalının geçmişte bıraktığı mirası, bugün de siyaseten devam ettirmeye çalışması; olayı tarihi konumunda giderek uzaklaştırmış; Türkiye'de veya dünyanın her hangi bir ülkesinde ekonomik ve siyasi kazanımlar peşinde olanlar için yeni bir çalışma alanı oluşturmuştur. 

Türkiyeli Ermenilerin görüşü
Yorum yapmadan, Kandilli Ermeni kilisesi vakfı başkanı Dikran Kevorkyan’ın 1915 OLAYLARI ile ilgili düşüncelerini paylaşayım: ‘Kilisemde Hıristiyanım, evimde Ermeniyim, kapının dışında Türküm. O Türk bayrağı hem kiliseyi hem evimi korur. Amerika’da Amerikalıyım diyorlar; biz de Türküz. 100 sene evvel olan bir olayı bugün belli menfaat peşinde koşanların istismar etmesi çok acı’ “100 sene önce olan olay bir kere soykırım değil, onu geçelim. Tehcir. Tehcirde vuku bulan üzücü hadiseler var. Burada mutlaka acılar da çekilmiştir. Ama bu acıları genişletip bir soykırıma tahvil etmek tamamen abesle iştigaldir. Tehcirden evvel ve sonra Ermenilerin uğradığı zulüm kadar İslamların uğradığı zulümler de var. Camiye doldurup yakılan Müslümanlar arasında, arkadaşımın dedesi var! Ermeniler de sütten çıkmış ak kaşık değil. Bütün bunları gözönünde bulundurarak, 100 sene önce olmuş bir olayı bugün menfaat peşinde koşarak Türklerle Ermeniler arasında nifak sokmanın alemi yok!” "Ne mutlu Türküm diyene dediğimiz zaman İstiklal Marşı’nı okuduğumuz zaman kendimizden geçerdik. Sarsılmaması icap eden bir takım imgeler vardır. Bunların kaybedilmemesi lazım, yalnız din imanla olmuyor. Sen o bütünlüğü beraberliği bozacak şeylerin toplumun zararına olur." “Şimdi bu azınlık durumu ortadan kalktı. Hiçbir ayrı gayrı yok. Bu diasporada kudurmalarının sebebi ne? 100 yıl önceki olayı, bugün Türkiye aleyhine bir koz olarak kullanmalarının esbabı mucibesi ne? Belki Türkiye’nin jeopolitik durumundan ötürü, bunları maşa olarak kullanıp Türkiye’nin belli yerlerini ele geçirme keyfiyetidir. Rusya’nın Akdeniz’e inme, öbürlerinin Karadeniz’e çıkma problemi var. Senin bir de madenlerin var. Asala dediler olmadı, PKK dediler olmadı, Alevi-Kürt dediler… Bunların hepsi eriyip gidecek. Çünkü Türk toplumunda 72 millet var. Kürt-Türk-Ermeni diye ayırmıyorum. Kök salmış bir toprağına bağlılık, bir vatandaşlık şuuru var. Dile getirilmese bile bu var. Yapılan bütün rezilliklere rağmen, bu maya duruyor orada. O maya durduğu müddetçe de bu topluma hiç kimse dil uzatamayacak. Kafalarına yerleştirsinler.[8]

24 Nisan’da yaşananlar ve cinayetler zinciri
1878 Ayastefenos ve Berlin anlaşmaları ile Rusların Ortodokslara ilgisi arttı ve Teba-i Sadıka denilen Ermeniler ile sonu gelmeyen sorunlar yaşanmaya başlandı. Özellikle diaspora Ermenileri tarafından yaşanan acıların yıldönümü olarak kabul edilen 24 Nisan 1915, bir soykırımın değil; Hınçak, Taşnak ve benzeri Ermeni komitelerinin kapatıldığı tarihtir. Yaygın medyada öne sürülenlerin aksine, Tehcir Kanunu (Sevk ve İskân Kanunu) 27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilmiştir. Dâhiliye Nezareti, 24 Nisan 1915’te yayımladığı bir genelge ile Ermeni komitelerinin kapatılması, belgelerine el konulması, liderleri ile zararlı faaliyetleri bilinen Ermenilerin tutuklanması talimatını 24 Nisan 1915'de vermiştir. Bunun üzerine bir kısım komitacı tutuklanarak Ankara ve Çankırı’ya sevk edilmiştir (Gomidas Enstitüsü tarafından Ermeni ve Osmanlı kaynaklarına dayandırılarak verilen bilgilere göre bu kişilerin önemli bir kısmının öldürüldüğü öne sürülmektedir (Bkz.: aykiridogrular.com). Türkler ise bu görüşe katılmamaktadır.).  Bu olay üzerine toplanan komitacılar olayın müsebbiplerinden intikam almak için sözleşmişler; Enver, Talat, Cemal paşalar ile bazı İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının gittikleri ülkelerde Ermeniler tarafından oluşturulan organizasyonlarca öldürülmelerini sağlamışlardır.

Cumhuriyet döneminde gelindiğinde ise Türkiye başka bir durum ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu defa Ermeni teröristler Türk diplomatlarına yönelik bir saldırı başlatmıştır. 1973 yılından itibaren 21 ülkenin 38 kentinde, 39’u silahlı, 70’i bombalı olmak üzere 110 terör olayı gerçekleştirmişler; bu saldırılarda 42 diplomatımız ile 4 yabancı hayatını kaybederken, 15 Türk ve 66 yabancı uyruklu kişi de yaralanmıştır[9].

Bizim ihmallerimiz
Bizim hiç mi kusurumuz olmadı? Elbette var. En büyük kusurumuz, geçmişte bir lokma, bir hırka zihniyeti ile yaşayıp; kimseye ayırıp yapmadan yaşamamız. Nitekim sağduyulu Ermeniler de artık Türkleri topyekûn suçlamıyor; acılı yıllarda kendilerine yardımcı olan komşularının hakkını teslim ediyor. Çetecilerin öksüz yetim bıraktığı Ermeni asıllı çocukların dramlarını belgesellere dönüştürürken, sahip çıkamadığımız öksüz yetim Türk çocuklarının öykülerini de unutmamalıyız. Her iki tarafta da bedel ödeyen “geçmişe mazi diyememiş, geçmişe ait şimdiki zamanlarda yaşamış hep ama kendine bir hayat kurabilmeyi yoktan bir hayat var edebilmeyi başarmış[10]” insanlara sahip çıkmalıyız.  

Hırant Dink gibi etnik kökeni nedeniyle değil; düşünceleri ve belki de iki millet arasında sağduyu, akıl ve mantık üçgeni üzerine kurulacak ilişkilerde köprü olacak nitelikleri haiz entelektüellere destek verilmeli; sizden-bizden ayırımı yapmak yerine hoşgörülü bir bakış açısını yeniden tesis etmeliyiz. Bizim uyanık olmamamız. Yaşananları, yapılan propagandaları kaale almamamız sonucu kaybettiğimiz onlarca devlet adamının, diplomatın hatırasını yaşatmaya devam etmeliyiz.

Öneriler
İngilizler’in İstanbul işgali sonrasında Ermenileri ve diğer Hıristiyan tebaayı katlettikleri iddiasıyla tutukladığı ve Malta’da yargıladığı 144 kadar Osmanlı yöneticisi hakkında tek bir mahkûmiyet kararı verilmemiştir. Londra’daki Kraliyet Başsavcılığı’nın başta Ermeniler olmak üzere Osmanlı Hıristiyanlarının kırımı iddialarıyla ilgili olarak kovuşturmaya gerek görmemesine ilişkin olarak verilen mahkeme kararı, soykırım tartışmalarına nihai noktayı koyacak tarihteki en önemli hukuki belge niteliği taşıdığını düşünüyorum. Bu nedenle bu belge İngilizler tarafından açıklanmalıdır. O dönem şartlarında kurulan mahkemenin verdiği kararın hukuki geçerliği kimi tarihçilerce tartışılsa bile[11], begenin Ermeni soykırım iddialarını destekleyen, İngiliz Lord James Bryce ve Arnold Toynbee tarafından Amerikan müttefikleri etkileme amacıyla sipariş üzerine yazılan ve Mavi Kitap olarak tanınan "Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere Yapılan Muamele" adlı kitaptaki görüşleri de boşa çıkaracağı düşünülmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “soykırım” kararı alan, aksi görüşleri öne sürenleri yıldırmak için cezai yaptırım uygulayan bütün ülkeleri, bu kararı almaları için hukuki dayanak oluşturduğuna inandıkları belgeleri açıklamaya, uluslararası uzmanlar grubunu da arşivleri incelemeye davet etmelidir. Türkiye hakkında haksız ve yanlı karar alıp uygulamaya sokan ülkeler hakkında da mesnetsiz iddiaları nedeniyle karşı kararlar alıp uygulamaya koymalıdır. Ermeni soykırım iddialarına karşı tez öne süren yurttaşlarının da yurtdışında bilim dışı uygulamalarla yargılanmaya çalışılmasına karşı önlemler geliştirilmelidir.

Ama her şeyden önce, gençlere çok iyi bir tarih bilinci verilmeli, ülkemizin ve dünyanın son 150 yıllık tarihi çok iyi öğretilmelidir. Bunun dışındaki akıl haritası yandaki görselden okunabilir.

Ülke insanlarının bilgisi, görgüsü, sağlığı, refahı ve askeri gücü ile çok üst düzeyde tutulmalı ve ülkeye bir daha böyle psikolojik saldırıların gelmemesi için proaktif duruş sergilenmeye devam edilmelidir. Justin McCarthy, Stanford Shaw, Norman Jones gibi tarihçilerin tezlerinin Ermeni tezlerine karşılık olarak tanıtılması; Başbakanlık tarafından yayımlanan "taziye" mesajının, konunun Türkiye açısından daha adil ve daha gerçekçi bir yaklaşımla ele alınmaya başlandığının somut bir göstergesi olarak anlatılmaya devam edilmesi gerekir.

Son söz
 “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” diyen Atatürk'ün[12]  öngörülerinin ne kadar gerçekçi olduğu, kendini bu somut olayda açıkça ortaya koymaktadır. İnsanlığın ortak mirası olan ve insanı insan yapan evrensel değerlere her daim sahip çıkmayı, geçmişten ders çıkarıp geleceğe güvenle bakmayı bilen milletimiz, insani ve siyasi bakımdan anlamlı bir taziye mesajı yayımlarken, diasporanın ve Ermenistan'ın gerçekle bağdaşmayan iddialarına ve iftiralarına karşı karakterine uygun bir davranış ortaya koymuştur. Tarihimizin bütün dönemlerinde, ama özellikle çöküşün başladığı Viyana'dan yeniden doğuşun başladığı Sakarya'ya kadar geçen sürede, hayatlarını kaybeden herkesin huzur içinde dinlenmesini,  diliyorum.

Meraklısı için önerebileceğim kimi kaynaklar:

AKÇAM, Taner, İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu, Ankara, 1999.
AKGÜN, Seçil, "Kurtuluş Savaşı Boyunca Türk Ermeni İlişkilerinde A.B.D.'nin Rolü" Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri, Ankara, 1985, s. 331-346
AKYOL, Taha: Ortak Acı, 1914: Türkler ve Ermeniler. İstanbul: Doğan Kitap, 2009. ISBN: 978-605-111-130-8.
GÖYÜNÇ, Nejat, Osmanlı İdaresinde Ermeniler, İstanbul, 1983.
GÜRÜN, Kamuran. Ermeni Dosyası. Ankara: 1983.
KARACAKAYA, Recep: Kaynakçalı Ermeni Meselesi Kronolojisi (1878-1923). İstanbul: Devlet Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 52, 2001. http://www.devletarsivleri.gov.tr/assets/content/Yayinlar/osmanli-arsivi-yayinlar/052-ermeni-kronoloji.pdf / (25.04.2014).
KODAMAN, Bayram, "Türk Ermeni İtilafının Başlangıcı (1878-1897)". Tarih ve Medeniyet Dergisi, 1995, ss. 13-21.
MERAY, Seha L., Lozan Konferansı, Tutanaklar, Belgeler, Ankara, 1970. 

ÖKE, Mim Kemal: Ermeni Sorunu. Ankara: 1996.
SELEK, Salahattin: Milli Mücadele, İstanbul, 1970.
ŞİMŞİR, Bilal N.: Ermeni Meselesi 1774 – 2005. İstanbul: Bilgi Yayınevi, 2005. ISBN 9789752201378.
ŞİMŞİR, Bilal N.: British Documents On Ottoman Armenians Cilt 1 (1856 - 1880) . İngiliz Belgelerinde Osmanlı Ermenileri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1989, ISBN 9751601398.
ŞİMŞİR, Bilal N.: British Documents On Ottoman Armenians Cilt 2 (1880 - 1890) . İngiliz Belgelerinde Osmanlı Ermenileri, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1989, ISBN 975-16-0138-X.
ŞİMŞİR, Bilal N.: British Documents On Ottoman Armenians Cilt 3 (1811 - 1895) . İngiliz Belgelerinde Osmanlı Ermenileri, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1989, ISBN 975-16-0091-X.
ŞİMŞİR, Bilal N.: British Documents On Ottoman Armenians Cilt 4 (1895) . İngiliz Belgelerinde Osmanlı Ermenileri, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1989, ISBN 9789751600936.
URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul, 1987.




[1] “Yeni Zelanda Anıtı'nda Anma Töreni”. SonDakika.com Haber Portalı. (25.04.2014) http://www.sondakika.com/haber/haber-yeni-zelanda-aniti-nda-anma-toreni-5949743/
[2] http://strateji.cukurova.edu.tr/ERMENI/nutukta_ermeni_sorunu.pdf (25.04.2014)
[3] Bu yazının orijinali Alman Protestan Misyoneri Papaz Johannes Lepsius’un çıkarttığı „Der Orient“ adlı dergide yayınlanmıştır. DER ORIENT: Zweimonatsschrift. Herausgegeben von Dr. Lepsıus Deutsche Orient-Mission, Jahrgang 1927, September/Oktober. Seite 113.
[4] Lepsius ve Ermeni iddiaları hakkında Cem Özgönül. Der Mythos eines Völkermordes. Eine kritische Betrachtung der Lepsiusdokumente sowie der deutschen Rolle in Geschichte und Gegenwart der „armenischen Frage. Köln: Önel Verlag. 2006, ISBN 3-933348-93-5.
[5] Ermeni tehciri ve soykırım yalanı 24 Nisan 1915. http://www.youtube.com/watch?v=x0OMJlmaMZE (25.04.2014).
[6] Ferruh Demirmen. ‘Ermeni Soykırımı’ Savı Asılsız Cumhuriyet. http://haberguncel.blogspot.com.tr/2014/04/ermeni-soykirim-savi-asilsiz-ferruh-demirmen.html (25.04.2014).
[7] Yusuf SARINAY. Ermeniler Tarafından Türklere Uygulanan Soykırıma Ait Cetvel. www.turkburosen.org.tr ana sayfasından SUNUMLAR bölümünü tıklayarak ulaşabilirsiniz.
[8] Füsun İkikardeş - Seda Akyüz. “Dikran Kevorkyan: Ne bugün ne 2015’te hiç kimse nifak sokamaz.” Aydınlık. 24.04.2014. http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/38944-dikran-kevorkyan-ne-bugun-ne-2015te-hic-kimse-nifak-sokamaz.html  (25.04.2014).
[9] Ermeni Terör Örgütü Asalanın Şehit Ettiği Diplomatlarımız. http://ermenisoykirimyalani.blogcu.com/ermeni-teror-orgutu-asalanin-sehit-ettigi-diplomatlarimiz/347343 (25.04.2014).
[10] Bu tanımlama, Nayat Karaköse tarafından yapılmıştır. Bkz: Ermeni Tehciri. 24 Nisan’da Acı ve Düşler, Paravon Dede, Nıvart, Beyza ve Cemil Bey. http://www.bianet.org/kadin/azinliklar/114087-24-nisan-da-aci-ve-dusler-paravon-dede-nivart-beyza-ve-cemil-bey (25.04.2014).
[11] Bkz.: Ayşe Hür. Malta Sürgünleri’ni nasıl bilirsiniz. Taraf. 28.02.2010. http://www.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/malta-surgunlerini-nasil-bilirsiniz/10284/ (25.04.2014).
[12] Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/276565-ataturkun-tarih-yazmak-tarih-yapmak-kadar-muhimdir-sozu-neyi-anlatir.html#ixzz2zsYndprA (25.104.2014).

EK: Ermeniler Tarafından Türklere Uygulanan Soykırıma Ait Cetvel
Belge no
Tarih
Yer
Olayın Muhtevası
Yaralı
Ölü
1
1914-2-21
Kars, Ardahan Ermeniler tarafından telef edilen erkeklerin sayısı.

30000
2
1916-5-8
Pasinler Sevk sırasında ölenlerin sayısı.

2000
1916-5-8
Tercan Köylere Ermeni saldırısı sonucu ölenlerin sayısı.

563
1916-5-8
Van, Tatvan Tatvan iskelesinde yapılan saldırıda ölenler.

1600
1915-5-9
Bitlis Hudut köylerine taaruz sırasında ölenler.

40000
1916-5-8
Bitlis Kaçmaya çalışanlardan ölenler.

10000
1915-5-9
Bitlis Çeşitli köylerde ahalinin katli sonucu ölenler.

123
3
1915
Van Çeşitli yerlerde ahalinin katli sonucu ölenler.

44
1916-5-22
Van Dir nahiyesinde boğazlanarak öldürülen sübyanlar.

1000
1916-5-22
Köprüköy, Van Tamamen yok edilen Köprüköy'de ölenler.

200
1916-5-22
Van Rus ve Ermenilerin yaptıkları katliamda ölenler.

15000
1916-5-22
Van Şamran mahallesinde katledilen erkekler.

8
1916-5-22
Van Ermenilerce yemeklerine zehir katılarak öldürülen Müslümanlar.

8000
1916-5-22
Van Hoşab'da telef edilen nüfus.

80000
1916-5-22
Van Ergel ve Atyan'da halkın imhası sonucu ölenler.

15000
4
1916-5-23
Of Taarruz edilerek öldürülen kadınlar.

5
5
1916-5-23
Trabzon Bazı köylerde yapılan katliamda öldürülenler.

2086
1916-5-23
Van Seyl köyünde öldürülen Musevîler.

300
1916-5-11
Van Van ve köylerinde yapılan katliamda öldürülenler.

44233
1916-5-11
Malazgirt Malazgirt ve köylerindeki baskında öldürülenler.

20000
6
1916-6-11
Bitlis İşgal sırasında yapılan zulümde öldürülenler.

12
7
1916-4-1
Van, Reşadiye Aşnak karyesinde yapılan zulümde ölenler.

15
8
1916-6
Van, Abbasağa Abbasağa köyündekilere işkence.

14
1916-6
Edremit, Vastan Edremid'de yapılan kırımda öldürülenler.

15000
9
1915-4
Bitlis Savur köyünde ahaliye yapılan zulümde ölenler.

29
1915-4
Muradiye Abaağa köyü halkının katli sırasında ölenler.

10000
10
1915-5
Van Hasanan aşiretinden zayi olanların sayısı.

20000
1915-2
Haskay Ermeni çeteleriyle çarpışmada ölenler.

200
1915-2
Dutak Köye saldırı sırasında ölenler.

3
1915
Bitlis Rus, Ermeni ve Kazak saldırısında öldürülenler.

16000
1916-5
Muş Köylere saldırıda öldürülenler.

500
11
1915-4
Van Köylere baskında öldürülenler.

120
1915
Van Bazı köy ahalisinden öldürülenler.

150
1916-5-25
Bayezit Bayezid'de imha edilenlerin sayısı.

14000
12
1915
Muş Ermeni çeteleri tarafından katledilen muhacirler.

800
1915-8
Müküs Tahliye esnasında katledilen ahali sayısı.

126
1916-6-7
Müküs Şeyhan Katledilen nüfusun sayısı.

121
1915-7
Muş Akçan Kuyuda bulunan cesetlerin sayısı.

19
1329
Muş Anak manastırı önünde şehit edilenlerin sayısı.

10
13
1915
Bitlis Hizan Uçum nahiyesi köylerinde yapılan katliâmda ölenler.

113
14
1915
Van Van ve civarında yapılan katliam

5.200
15
1916-8-14
Bitlis Köylerde yapılan katliâmda ölenler.
34
311
16
1916-6-6
Şatak Serir Köye saldırıda ölenler

45
1916-6-6
Şatak Ermeni saldırısında ölenler.

1150
17
1916-1-15
Terme Ermeni eşkiyasının saldırısında ölenler

9
18
1919-1-25
Kars Katledilen milletvekilli sayısı.

9
19
1919-1-21
Kilis Devriye gezerken katledilen Osmanlı askerleri.

2
20
1919-2-26
Adana, Pozantı Ahaliden katledilenlerin sayısı.
1
4
21
1919-5-18
Osmaniye Zor Telgraf Müdürü'nün katli.

1
22
1919-6-13
Pasinler Isısar karyesi civarında katledilenlerin sayısı.

3
23
1919-6-3
Iğdır Abbaskulu aşiretinin köylerine saldırıda ölenler.

8
24
1919-7-7
Kars, Göle Ermeniler tarafından katledilenler.

9
25
1919-7-9
Kağızman Ermenilerle çarpışma sırasında ölenler.

6
26
1919-7-9
Kurudere Kurudere'ye saldırı sırasında ölenler.

8
27
1919-7-8
Mescidli Ermeni saldırısı sırasında ölenler.
4
4
1919-7-8
Gülyantepe Ermeni saldırısı sırasında ölenler.

10
28
1919-7-11
Mescidli Köylere taarruz sırasında ölenler.
35
20
29
1919-7-19
Bulaklı Köylere taarruz sırasında ölenler.
2
2
30
1919-7-24
Kars, Kağızman Şûra reisine ve ailesine yapılan saldırıda ölenler.

9
31
1919-7
Sarıkamış Antranik çetesinin köylere saldırısında ölenler.

803
32
1919-7
Sarıkamış Ricat sırasında Ermeniler tarafından öldürülenler.

695
33
1919/8
Muhtelif köyler Köylere yapılan Ermeni saldırılarda öldürülenler.

2502
34
1919-7-5
Kağızman İşkence ile öldürülenler.

4
1919
Tiknis, Ağadeve İşkence ve tecavüz ile öldürülenler.

5
1919-7-19
Pasinler Köy basarak öldürülenler.
2
2
1919
Nahçıvan Birçok köy basılmak suretiyle öldürülenler.

4.000
35
1919-7
Kurudere Baskınla katliâm sırasında öldürülenler.

8
1919-7-4
Akçakale Köy basılarak öldürülenler.

180
1919
Sarıkamış İmha ve idam ile öldürülenler.

9
1919
Sarıkamış Bomba ile ile öldürülenler.
2

36
1919-8-15
Erzurum Çeşitli şekilde yapılan işkencelerle öldürülenler.

153
1919-8-15
Erzurum Yakılarak, boğularak öldürülenler.

426
37
1918
İspir ve Bayburt İspir ve Bayburt kazalarında Ermenilerin yaptığı soykırım

150
38
1919-9
Allahüekber Taarruz ve Yağma ile öldürülenler

3
39
1919-9-14
Sarıkamış Çatışma sırasında öldürülenler.
1
2
40
1919-11-11
K.maraş Sokak çatışması sırasında öldürülenler.
2
2
41
1919-11
Adana Trenden atılarak öldürülenler.

4

1919-11-6
Ulukışla Gözleri oyularak öldürülenler.

7
42
1919-12-7
Adana Çatışma sırasında öldürülenler.
5
4
43
1920-1-22
Gaziantep Saldırı ile öldürülenler.
2
1
44
1919-9
Ünye İşkence ile öldürülenler.

12
45
1920-2-28
Pozantı Esir Türk askerlerine baskın sırasında öldürülenler.

40
46
1920-2-10
Çıldır Makineli tüfekle ile öldürülenler.

100
47
1920-3-9
Zaruşat Kurşuna dizilerek öldürülenler.

400
48
1920-2-2
Şuregel Kaçarken tipiden ve katledilerek öldürülenler.

1350
49
1338-3
K.maraş Bomba, süngü ile öldürülenler.
4
4
50
1920-3-22
Şüregel, Zaruşat Çeşitli şekillerde öldürülenler.

2000
51
1920-3-9
Zaruşat Süngü ve baltalarla öldürülenler.

120

1920-3-16
Kağızman Çeşitli şekillerde katledilerek öldürülenler.
15
720
52
1920-4-6
Gümrü Trenden indirilerek kurşun ile öldürülenler.

500
53
1920-4-28
Kars Silahla öldürülenler.

2
54
1920-5-5
Kars İşkence, silahlı saldırı, bombalama ile öldürülenler.

1774
55
1920-5-22
Kars Baskınla katledilerek öldürülenler.

10
56
1920-7-2
Kars, Erzurum Baskın ile, hicret edenlere saldırarak öldürülenler.

408

1920-7-2
Zengibasar Kaçarken suya atılarak öldürülenler.

1500
57
1920-7-27
Erzurum Baskın yoluyla öldürülenler.

69
58
1920-2-1
Zaruşat Katliâm ve suda boğularak öldürülenler.

2150

1920-5
Kars, Erzurum Çeşitli şekillerde katledilerek öldürülenler.

27

1920-8
Oltu Muhacirlere yapılan katliâm sonucu öldürülenler.

650

1920-8
Kars, Erzurum Ağaca bağlanıp boğularak öldürülenler.

18
59
1920-10-15
Bayburt 99 köyde yapılan katliâm neticesinde öldürülenler.

1387
60
1920-10-20
Göle Köylerde katliâm sonucu öldürülenler.

100
61
1920-10-17
Pasinler 30 köyde yapılan katliâm sonunda öldürülenler.

9287
62
1920-10-18
Tortum 64 köyde katliâm sonucu öldürülenler.

3700
63
1920-10-19
Erzurum Muhtelif mahallerde katliâm sonucu öldürülenler.

8439
64
1920-10-26
Kars civarı Değişik işkencelerle öldürülenler.

10693
65
1920-10-28
Aşkale Köylerde yapılan katliâm sonucu öldürülenler.

889
66
1919-1-6
Zaruşat Top saldırısı ve işkence ile öldürülenler.

86
67
1920-12-1
Kosor Köylerde katliâm sonucu öldürülenler.

69
68
1920-12-3
Göle Süngülerle ve bomba ile öldürülenler.

508
69
1920-12-4
Kosor Köylerde katliâm sonucu öldürülenler.

122
70
1920-12-4
Kars, Zeytun Yakılarak ve çeşitli şekillerde öldürülenler.

28
71
1920-12-4
Sarıkamış 13 köyde katliâm sonucu öldürülenler.

1975
72
1920-12-6
Göle Köylerde katliâm neticesi öldürülenler.

194
73
1920-12-7
Kars, Digor Çeşitli köylerde yapılan katliâmlarda öldürülenler.

14620
74
1920-12-14
Sarıkamış 18 köyde yapılan katliâm sonucu öldürülenler.

5337
75
1920
Göle Kadın ve çocuklara saldırı sonucu öldürülenler.

600

1920
Kars Köylerde katliâm sonucu öldürülenler.

3945
76
1920
Haramivartan Köylerde katliâm sonucu öldürülenler.

138
77
1920
Nahçıvan Açlık, hastalık, soğuktan ve katl ile ölenler.

64408
78
1920-11-29
Zaruşat 55 köyde katliâm sonucu öldürülenler.

1026
79
1921-2
Zengibasar Kurşunlanarak öldürülenler.
3
18
80
1920
Nahçıvan Muhtelif köylerde katliâm ile öldürülenler.
63
5307
81
1920-2
Kars civarı Bir kaç köyde katliâm sonucu öldürülenler.

561
82
1920-12
Erivan İşkence ile öldürülenler.

192
83
1921
Karakilise 24 köyde felaket ve muhaceret yüzünden ölenler.

6000
84
1921-11-21
Pasinler Kaza ahalisine yapılan katliâm sonucu ölenler.

53

1921-11-21
Erzurum 39 köyde baskın yolu ile öldürülenler.

1215
85
1918
Hınıs Baskın yolu ile öldürülenler.

870
86
1918
Tercan Köylerde katliâm ile öldürülenler.

580
87
1921
Nahçıvan Kaçırılarak, işkence ile öldürülenler.

12
88
1921
Bayburt İşkence ile öldürülenler.

580
89
1921
Arpaçay
Muhacirlere saldırı sonucu öldürülenler.

148
Toplam

518.105
Kaynak: Doç.Dr. Yusuf SARINAY (Devlet Arşivleri Genel Müdürü)
Not: Listeye Ermenilerin Azerbaycan’da özellikle HOCALI’da yaptığı katliamlar sonucu şehit edilen on binlerce Türk ilave edilmemiştir. Ayrıca Osmanlı son dönemlerinde Avrupa ülkelerinde yaşayan veya Devleti temsilen bulunan onlarca şehidimiz de ilave edilmemiştir.
DÜNYADA YAPILAN SOYKIRIMLARLA İLGİLİ BİLGİ VE BELGELERE www.turkburosen.org.tr ana sayfasından SUNUMLAR bölümünü tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...