26 Mart 2015 Perşembe

Eğer herkes çıldırmış seni suçlarken...

Aşağıda 1895 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan Britanyalı şair Rudyard Kipling (1865-1936) tarafından yazılıp çeşitli dillere çevrilmiş bir şiiri paylaşıyorum. Çevirenlerini ne yazık ki tam olarak bilemediğim, aşağıdaki çeviriye kısmen katkıda bulunduğum ve ilk kez ortaokul sıralarında defterime not ettiğim bu şiir If you can meet with Triumph and Disaster and treat those two impostors just the same dizeleri ile Wimbledon Tenis Turnuvası'na katılan sporculara rehber niteliğindedir ve her dem güncelliğini korumaktadır. 

eğer,
herkes çıldırmış seni suçlarken
başını dik tutmayı,
herkes senden kuşkulanırken
kendine güvenmeyi,
ama bu kuşkuları da hoşgörüyle karşılamayı,
beklemeyi ve beklemekten bıkmamayı,
veya hakkında yalan söylenirken
yalan söylememeyi,
ya da senden nefret edilirken
nefret etmemeyi,
ve yine de insanlara tepeden bakmamayı
çokbilmişlik taslamamayı
başarabiliyorsan

düş kurmayı
düşlerine tutsak olmamayı,
düşünmeyi
ve düşüncelerini ihtiras haline getirmemeyi;
hem zaferi hem de felaketi göğüslemeyi
ve bu iki sahtekâra da eşit davranmayı;
söylediğin gerçeklerin üçkâğıtçılar tarafından
aptalları tuzağa düşürmek için çarpıtıldığını duymaya dayanmayı,
ya da yaşamını adadığın eserlerin yıkıldığını gördüğünde
eğilip, kırık dökük araç gereçlerinle onları yeniden inşa etmeyi
gerçekleştirebiliyorsan:

bütün kazanımlarını bir yere toplamaya
ve hepsini bir yazı-turayla riske atmaya,
ve kaybettiğinde yeniden baştan başlamaya
ve kayıpların hakkında tek bir söz etmemeye;
yüreğin, sinirlerin ve kasların…
yok olduktan sonra bile
onları yeniden dönüşün için zorlamaya,
ve içinde onlara “dayan!” diyen…
iradenden başka hiçbir şey kalmamışken dayanmaya…
gücün yetiyorsa

erdemlerini koruyarak kalabalıklarla konuşmayı,
ya da insanlığını unutmadan krallarla birlikte yürümeyi becerebiliyorsan,
ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitebiliyorsa;
herkes sana güveniyor ama yapamayacağın şeyleri beklemiyorsa,
acımasızca geçen her dakikanın her saniyesini…
bir uzun mesafe koşucusu gibi hakkını vererek yaşayabiliyorsan,
işte o zaman dünya ve içindeki her şey senin olur,
ve daha da önemlisi...
sen artık adam olmuşsundur oğlum.


Şiirin özgün şekli:

If you can keep your head when all about you
  Are losing theirs and blaming it on you,
If you can trust yourself when all men doubt you,
  But make allowance for their doubting too;
If you can wait and not be tired by waiting,
  Or being lied about, don’t deal in lies,
Or being hated, don’t give way to hating,
  And yet don’t look too good, nor talk too wise:

If you can dream—and not make dreams your master;
  If you can think—and not make thoughts your aim;
If you can meet with Triumph and Disaster
  And treat those two impostors just the same;
If you can bear to hear the truth you've spoken
  Twisted by knaves to make a trap for fools,
Or watch the things you gave your life to, broken,
  And stoop and build ’em up with worn-out tools:

If you can make one heap of all your winnings
  And risk it on one turn of pitch-and-toss,
And lose, and start again at your beginnings
  And never breathe a word about your loss;
If you can force your heart and nerve and sinew
  To serve your turn long after they are gone,
And so hold on when there is nothing in you
  Except the Will which says to them: “Hold on!”

If you can talk with crowds and keep your virtue,
  Or walk with Kings—nor lose the common touch,
If neither foes nor loving friends can hurt you,
  If all men count with you, but none too much;
If you can fill the unforgiving minute
  With sixty seconds’ worth of distance run,
Yours is the Earth and everything that’s in it,
  And—which is more—you’ll be a Man, my son. 

Bu da "adam olmak" başlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlarından Bülent Ecevit (1925-2006) tarafından yapılmış bir başka çeviri:
Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
Sen aklı başında kalabilirsen eğer
Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
Hem kendine güvenebilirsen eğer
Bekleyebilirsen usanmadan
Yalanla karşılık vermezsen yalana
Kendini evliya sanmadan
Kin tutmayabilirsen kin tutana
Düşlere kapılmadan düş kurabilir
Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
İkisine de vermeyebilirsen değer
Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
Kandırabilir diye safları dert edinmezsen
Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
Koyulabilirsen işe yeniden
Döküp ortaya varını yoğunu
Bir yazı-turada yitirsen bile
Yitirdiklerini dolamaksızın dile
Baştan tutabilirsen yolunu
Yüreğine sinirine dayan diyecek
Direncinden başka şeyin kalmasa da
Herkesin bırakıp gittiği noktada
Sen dayanabilirsen tek
Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
Unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
Dost da düşman da incitemezse seni
Ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
Her saatin her dakkasına
Emeğini katarsan hakçasına
Her şeyiyle dünya önüne serilir
Üstelik oğlum adam oldun demektir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...