19 Mart 2020 Perşembe

Okulda Başarı

Uluslararası eğitim araştırmalarında yapılan başarı sıralamasında göçmen çocuklarının yeri görece olarak daha gerilerde görülüyor. Oysa bu çocukların ana babalarının da en büyük arzusu, onların kendilerinden daha iyi şartlarda yaşaması; okuyup hayatlarını kurtarması.

Hayatın içine baktığımızda başarılı olan gençlerin sayısı hiç de azımsanacak düzeyde değil. Bununla birlikte daha iyi olmaması için de bir neden yok. Bunun başarılabilmesi için ailelerin veya çocukların tek başına değil; okul, öğretmen, eğitim yöneticileri gibi diğer paydaşların hep birlikte çalışması gerekir. Yani Anadolu deyişi ile “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” misali, birlikte çalışmaya, dayanışmaya ve işbirliği yapmaya ihtiyaç vardır.

Çocuklarımızın devam ettikleri sınıflar çok dilli, çok kültürü yapılardan oluşuyor. Dolayısı ile üzerinde durulmayan, yeterince ilgi gösterilmeyen çocuklarda değerler eğitimi ve kültürel miras konularında zihin karışıklığı yaşanabiliyor. Bu çocuklara toplumdaki iyi örnekleri göstermek, onların motivasyonlarının yükselmesine yardımcı olacaktır. Örneğin çok dilli ve çok kültürlü bir sınıfta eğitim gören bir öğrencinin üzerindeki etkileri anlayabilen ve öğrencilerin kendileriyle özdeşleştirebilecekleri göçmen kökenli öğretmenlerin okullarda rol model olarak görev alması, öğrencinin okul başarısı üzerinde olumlu etki yapacaktır. Bu nedenle geleceğin meslek profilleri arasında öğretmenlik giderek önem kazanmaktadır.

Çok kültürlü sınıfa devam eden çocukların kendi kültürleriyle ilgili birikimi kazanması ile özgüvenleri de gelişmektedir.  Kendi dilini ve kültürünü tam olarak öğrenemeyen çocukların toplum tarafından belirlenmiş negatif grup kalıpları ile özdeşleştirdiklerinde, bu kalıbı kırarak başarılı olma ihtimalleri zayıftır. Böyle çocukların başarı şansı olsa bile “öğrenilmiş çaresizlik” ile başarısızlığı kabullenmesi daha ağır basmaktadır. Bilimsel araştırmalar, bazı çocukların olumsuz etkileşimler altında kaldıklarında, akran baskısına maruz kaldıklarında stres altına girdiklerini ve sınavlarına odaklanmakta zorluk çektiklerini ortaya koymaktadır. Stres sarmalına giren çocuklar yaşıtlarına göre daha düşük notlar almaktadır.   Düşük not alan öğrencinin içine düştüğü olumsuz ruh hali, hem çalışma motivasyonuna olumsuz yansımakta hem de mesleki hedeflerini düşürmekte ve giderek okuldan soğumasına neden olmaktadır. Bu durumdaki çocuklarımızın öz güvenini güçlendirecek müdahalelerde bulunulabilir. Bu süreçte çocukların sınavlarından önce değerlerinin ve kabiliyetlerin farkına varmaları sağlanmalıdır. Gerekiyorsa rehber öğretmenlerden, psikolog veya psikolojik danışmanlardan, öğrenci koçlukları gibi alan uzmanlarından profesyonel destek alınmalıdır. Türkçe ve Türk kültürü dersleri de bu bağlamda çocuğun kimlik gelişimine olumlu katkılar sağlayabilir.

Çocuklara “sen yapamazsın” veya “Sen Gymnasium’da başarılı olamazsın” gibi özgüvenlerini kıracak ifadelerden kaçınılması gerekir. Çocukların bütün eğitim basamaklarında takip edilmesi ve yeteneklerine göre yönlendirilerek yetiştirilmesi, onların okul başarısını artırmak için maddi ve manevi olarak desteklenmesi gerekir. İyi bir eğitim almanın bütün çocuklar gibi göçmen kökenli çocukların da hakkı olduğu ve bütün çocukların buna değer oldukları hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bu ülke köken ayırımı yapmaksızın bütün çocuklara eğitim hakkını vermektedir. Bu fırsatı değerlendirmek de önce ailenin sorumluluğundadır.

Evde sakin bir ders çalışma ortamının oluşturulması gerekir. Bu mümkün değilse çocukları kütüphaneler gibi daha rahat ders çalışılabilecek mekânlara yönlendirmek doğru olacaktır. Gerekirse veliler çocuklarına eşlik edebilir, çocuklar ders çalışırken, yetişkinler başka kültürel çalışmalar yapabilirler. Bavyera şehir kütüphaneleri bu konuda gerekli altyapıya uygundur ve uzman kütüphaneciler istenen eğitim desteğini vermektedir.

Çocukları eve kapatmamalı, yaşlarına uygun sosyal ve kültürel ortamlara girmeleri için sunulan fırsatlar değerlendirilmelidir. Bu sırada çevrelerinde rol model olarak alabilecekleri başarılı insanları görmek, onların gelecek için büyük hedefler koymalarında yardımcı olacaktır.

Çocuklar evde tek başına öğreniyorsa ve anne-baba da onlara derslerinde, ödevlerinde yardımcı olamıyorsa, okullarda öğretmenler tarafından dersleri zayıf öğrencilere ücretsiz verilen ek ders (Förderunterricht) ya da gençlik kulüplerinde (Freizeit- und Jugendclub) pedagoglar tarafından sunulan ücretsiz ev ödevlerinde yardım imkânlarından yararlanılabilir. Bu konuda ekonomik yetersizliği olan ailelere mali destekler de sağlanmaktadır.

Veliler çocuklarının okul başarılarını takip edebilmek için düzenli olarak yapılan veli toplantılarına katılmalı, çocuklarının öğretmenleri ile irtibata geçerek onların okul başarısı ve kişisel gelişimleri hakkında bilgi edinmeli, çocuklarına zayıf ve gelişmeye açık olan hususlarda nasıl destek olabilecekleri konusunda fikir alış verişinde bulunmalıdır. Almanca bilmeyenlerin de bu toplantılara katılması; ama bu toplantılarda çocuğun tercüman olarak kullanılmaması, okul yönetiminden tercümen istenilmesi veya bir yetişkinden yardımcı olmasının rica edilmesi gerekir. Çocuğun okul başarısı ister iyi, ister düşük olsun, bütün anne babaların veli toplantılarına katılması önerilir. Bu toplantılarda alınacak geri bildirime bağlı olarak çocuğun eğitim geleceği planlanmalı; süreçteki önemli kararlarda çocuğun görüşüne de başvurulmalı, onunla birlikte araştırma yapılmalı, kararların birlikte alınması gerekmektedir.

Çocuğun eğitimine yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırımdır. Çocuklarını yaşıtlarının gerisinde bırakan aile ve toplumlar geri kalmaya, düşünü kurduğu hayatın uzağında yaşamaya mahkûmdur.

--------------------

Not: Bu yazı Post Atüel Gazetesi Mart 2020 sayısında 9. sayfada yayımlanmıştır.
Mustafa Çakır (2020). Okulda Başarı. Post Aktüel Gazetesi. Mart 2020, s.9.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...