23 Kasım 2021 Salı

Gerçeği aydınlatan ışık

Alman Akademik Değişim Servisi (DAAD) tarafından yayımlanan “Bilim Dünyaya Açılıyor 2021” başlıklı araştırma raporunda dikkat çekici verilere yer veriliyor. Bu yazımda söz konusu rapordan Türkiye ve Türkleri ilgilendiren bazı verileri özetleyerek yorumlamaya çalışacağım.

UNESCO’nun 2018 yılı verilerine göre dünyada 5,6 milyon öğrenci kendi ülkesi dışında öğrenim görüyor. Bu sayı geçtiğimiz yıl % 4 oranında artış gösterdi. Dolayısı ile yükseköğretim kurumları salgın döneminde de eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerine devam ediyor.

DAAD yayımladığı raporda uluslararası kurumların verilerinden yola çıkıyor. UNESCO veya OECD tarafından daha önce benzer eğitim istatistiği yayımlanmadığından bahisle, bazı verilerini buraya dayandırıyor. Buna göre; öğrenci, öğretim elemanı hareketliliğindeki ilk 15 ülkeye bakıldığında ABD açık ara önde görünüyor. Bu ülkedeki üniversitelerde görevli 135.000 yabancı uyruklu araştırmacı bulunuyor. Bu ülkeyi 65.000 araştırmacı ile Birleşik Krallık, 48.000 ile Almanya, 29.000 ile İsviçre, 15.000 Fransa takip ediyor.

Üniversitelerin ve yükseköğrenimin uluslararasılaşması ile birlikte, öğrenciler sınırlar ötesinde öğrenim görmeyi adeta olmazsa olmaz olarak görüyorlar. Avrupa Birliği de oluşturduğu ortak yükseköğrenim alanıyla öğrenci hareketliliğini teşvik ediyor; öğrencilerin farklı üniversitelerden aldığı dersleri, kendi üniversitelerinde kredilendirerek, mezuniyet sonrası için önemli perspektiflerin oluşmasına yardımcı oluyor. Almanya 32 ülkede 55 merkezde 328 ayrı yükseköğretim programı ile uluslararasılaşmada önemli bir yere sahip. Üniversitelerde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenci sayısı 2005 yılında 26.000 civarındayken 2020 yılında yaklaşık 35.000’e çıkmış durumda. Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden ( Mısır, Ürdün, Umman, Türkiye) ve Asya ülkelerinden (Çin, Vietnam, Singapur, Kazakistan, Kırgızistan) gelen öğrenciler ağırlıkta görünüyor.  Pandemi döneminde yani, 2020 yılında sadece yaklaşık % 1 gibi bir gerileme yaşandı. Türkiye’den gelen ve Alman üniversitelerinde kayıtlı öğrenci sayısı 2018 yılı verilerine göre 125.138 olarak kaydedilmiştir.

Almanya Federal Cumhuriyeti Avrupa Ortak Yükseköğrenim Alanı içinde yer alıyor ve Bologna sürecine aktif katılımı olan bir AB ülkesi olarak dikkati çekiyor. 2019 yılında Türkiye’den Almanya’ya ERASMUS öğrenci değişimi çerçevesinde gelen öğrenci sayısı 3.062. Türkiye bu sayı ile Fransa, İspanya, İtalya’dan sonra dördüncü sırada yer alıyor. İstatistiklere bakıldığında Almanya’ya gelen on ülkenin öğrencileri içinde Türkler % 9,2’lik oranla dördüncü sırada görülüyor.

Alman İstatistik Dairesinin verilerine göre 2019/2020 eğitim öğretim yılında kısa süreliğine Almanya’ya gelen 20 ülkenin öğrencileri arasında Türkiye 1072 öğrenci ile 7. sırada görülüyor ve toplam öğrenci sayısı içindeki oranı % 4,3 civarında kaydedilmiş.

Türkiye’den Almanya’ya gelen ve bu ülkede uyum kurslarına katılan Türkiye kökenlilerin yaş ortalaması 33 ve bunların sayısı 738 kişi. Toplam on bir ülke içindeki orana bakıldığında ise Türkler % 8,6 oranla ikinci sırada yer almaktadır.

Almanya’da yükseköğrenim görmek üzere uni-assist üzerinden başvuruda bulan Türkiye kökenli üniversite adaylarının Almanca dil düzeylerine göre oranı; A1/A2 düzeyde %22, B1/B2 düzeyinde % 47, C1/C2 düzeyinde oranı % 31. Türkiye’den yapılan başvurulara bakıldığında Türkler 20 ülke arasında 8. sırada. Başvuruların % 87’si ilgili bölüme gönderilmiş, kalanlar iade edilmiş. 2019-2020 eğitim öğretim yılında Türkiye’den yapılan başvurularda  %-69,7 oranında bir gerileme söz konusu olmuş. Yapılan ankette, öğrenimini tamamlamak üzere olan öğrenci sayısı 8.401 kişi ve bu rakam toplam öğrenciler içinde % 2,8’lik bir oran oluşturuyor.

Toplam 20 ülkenin yer aldığı sıralamada ilk sırayı 41.353 (%12,9) ile Çin, ikinci sırayı 24.868 (%7.8) Hindistan, üçüncü sırayı 15.948 (%5) Suriye, dördüncü sırayı 12.020 (%3,8) ile Avusturya ve 10.507 (%3,3) öğrenci ile Rusya almaktadır. (Kaynak: https://www.wissenschaft-weltoffen.de/de/)

Son olarak şunu belirtelim ki her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle bilimsel olması şarttır. Bilim; gerçeğe giden yolları aydınlatan ışıktır.

Not:
Bu yazı Post Gazetesi Bavyera Kasım 2021 sayısında yayımlanmıştır. 
Mustafa Çakır (2021). Gerçeği Aydınlatan Işık. Post Aktüel Gazetesi Bavyera. s. 12.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...