25 Kasım 2013 Pazartesi

Eskişehirlilerin Trafik Sorunu


Bu yazımda bir süredir yazmayı düşündüğüm ama bir türlü elimin gitmediği trafik konusuna değinmek istiyorum. Daha önce trafik konusunda paylaştığım yazılar[1] aradan geçen onca süreye rağmen bir türlü güncelliğini yitirmiyor. Basın yayın organlarının yanı sıra, eş dost sohbetlerinde de kentin trafik sorunları ve çözüm önerileri üzerinde konuşuluyor.

Birilerinin “Bu konuya da mı el atmış” dediğini duyar gibiyim. Öncelikle, konunun benim için yeni olmadığını hatırlatmak isterim.  

Aydın olmanın yüklediği sorumluluk nedeniyle, kimilerinin baktığı ama görmediği pek çok sorunu tespit etmek, karınca kararınca çözüm önerileri sunmak, bilimsel tutum olmanın yanı sıra, hayat biçimi oldu. Bu anlayış içinde ülkemizin trafik sorunlarının çözümü için bugün olduğu gibi geçmişte de bir dizi faaliyetlerimiz oldu. Örneğin, Anadolu Üniversitesi ile Avusturya İstanbul Başkonsolosluğu Kültür Ofisi işbirliği ile 20-22.01.1993 tarihleri arasında III. Uluslararası Trafik Güvenliği ve Eğitimi Sempozyumu’nu[2] düzenledik. 1996-1998 yılları arasında Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu üyeliği ve bu görevimizin gereği olarak IX. Ulaştırma Şurası (8-10 Haziran 1998): Karayolu Trafik Güvenliği Çalışma Grubu üyeliği[3] yaptık. Ülkemizde sivil vatandaşlarımızın trafik konusunda sorumluluk alması ve görevlilere yardımcı olması bakımından Fahri Trafik Müfettişliği uygulamasını başlatıp, görev ve sorumluluk üstlendik.

Bu girişten sonra, yaşadığımız çevreye sınırlı kalarak günlük tespitleri okuyucuyla paylaşmak, sorun olarak gördüğümüz hususlara ilişkin çözüm önerilerini sunmak isterim.

Trafik güvenliği konusundaki sorumluluk alanları

Eskişehirli hemşerilerimizin trafik güvenliği konusundaki bilinç düzeyi düşüktür ve kendilerini ilgilendirmediği sürece sorunlara ilgi gösterilmemektedir. Politikacılar ve diğer üst-düzey karar vericiler, trafik güvenliğine yeterli destek vermemekte; trafik sorununun çözümünün trafik zabıtasının görevi veya kendi sorumluluk alanı dışında kalan bir “öteki”nin görevidir. Bu bilinç düzeyinin yükseltilmediği ve “ötekileştirme” davranışlarının ölçüde değişmediği sürece sorunun çözümü bir yana, daha da artması riski bulunmaktadır.

Yol planlaması ve imar planları

Şehir içi ve banliyö alanlardaki imar planlamasının, trafik güvenliği açısından yeterli şekilde koordine edilmediği ve denetlenmediği görülmektedir. Özellikle yol kenarı gelişimini uygun olmayan işletmelere çalışma ruhsatı verildiği gözlenmektedir. Şehir içinde yeni açılan bulvar (?) yollarda doksan derece açılı dönemeçler (virajlar), her an kazaya davetiye çıkarmakta; kaza riskini azaltmak için alınan tedbirler ise yeterli görülmemektedir.

Örneğin, Atatürk Bulvarı’nın devamı niteliğinde olan dönemeç, Ulusal Egemenlik Bulvarı olarak mı devam ediyor? Bu dönemeçteki kaza sayısı sanırım Eskişehir Emniyeti’nde de kayıtlı olup, harita üzerine şehrin kara noktası olarak çoktan işaretlenmiştir.

Somut bir başka örnek ise Vali Ali Fuat Güven Caddesi üzerindeki yoğunluk. Cadde üzerinde faaliyet göstermesine izin verilen bir zincir marketten alış veriş yapanların bir kısmı, araçlarını cadde ve hatta kaldırım üzerine park etmekte; yaya ve araç trafiğini olumsuz etkilemektedir. Buraya ticari işletme açanların, müşterileri için de araç parkı oluşturması beklenir; ruhsatlar bu duruma bağlı olarak tanzim edilir.

Çevre yollarında bağlantı noktalarını ilgilendiren bir eksiklik ise yol planlaması. Yolun tasarımı sırasında trafik güvenliği açısından kimi konuların dikkate alınmamasıdır. Örneğin, yeterli hızlanma şeridi bulunmayan Polis Okulu önünde, çevre yolundan Kütahya Caddesi’ne çıkışta, köprü/kavşaktan hemen sonra hızın azami 50 km/h olarak ayarlanması, biraz ileride sağdan Bursa istikametinden gelip, Kütahya istikametine seyreden araçlara yol verilmesi ve hızın azami 50 km/h olması uyarısı bulunmaktadır. Buna karşın, çevre yolundan kavşaktan Kütahya istikametine yönelen sürücülerin azami hız limitine uymaması; yavaş seyreden araçların yakın takip, selektör vd. ile taciz etmesi gibi durumlar, trafik güvenliğini tehlikeye atmakta, zincirleme kazalara davetiye çıkarmaktadır (Görsel 2).  

Bir başka konu da yine İsmet İnönü 2 Caddesinden şehir istikametine seyrederken köprüden çevre yoluna sapmak isteyen sürücülerin yarattığı tehlikedir. Köprünün ayaklarına sonradan ilave edilen kavşak yolların hızlanma şeritleri yoktur ve bu yoldan gelen araçlar, çevre yolunda Bursa istikametinden gelen araçların önüne kontrolsüz bir şekilde çıkmaktadır. Bu araçlar çevre yolundan üniversite istikametine seyrederken, köprüyü geçip sağa kıvrıldıktan sonra İsmet İnönü 2 Caddesi yönüne seyretmek isteyen sürücüler için önemli tehlike arz etmektedir. Bu kavşakta çevre yolundaki trafiğe dâhil olmak isteyen sürücülerin yola çıkış sırasında geçiş üstünlüğü kuralına dikkat etmedikleri gözlenmektedir (Görsel 1).

Karayolu planlamasında trafik güvenliği, sistematik olarak dikkate alınmamaktadır. Örneğin, yatırım planlaması sürecinde mevcut yolların “trafik güvenliği üzerinde odaklaşan eksikliklerinin analizi” sistemli bir şekilde yapılmamaktadır. Aynı zamanda, bütün karayolu kullanıcılarının trafik güvenliği taleplerinin dikkate alınmadığı görülmektedir.

Bütün köprülü kavşaklar standart dışı planlanmış

Atatürk Bulvarı üzerinden gelip Ulusal Egemenlik Bulvarı olarak devam eden cadde de ayrı bir trafik eseri yer alıyor. Burada, Kütahya yönüne seyrederken, sağa sapıp Atatürk Bulvarı istikametine seyretmek isteyen araçlar, günün yoğun saatlerinde tek şerit olan yolu iki şerit olarak kullanmak zorunda kalmaktadır. Kavşağa girdikten sonra Ulusal Egemenlik Bulvarına devam edecekler, yolun sağından devam etmekte, sola sapacak olanlar, kavşağı kesen Ulusal Egemenlik Bulvarı önünde tek şerit yolda iki sıra oluşturup soldan gelen araç trafiğini kontrol ettikten sonra, yolun karşı şeridine geçmek zorunda. Sürücüler ayrıca sol tarafta, Atatürk Bulvarından gelip, Kütahya istikametine devam edecek araçlardan başka bir de kavşak içine dikili trafik yön levhalarını aşmak zorunda. Buradaki levhalar, küçük araçlar için yolun sol tarafla ilgili görüş açısını kapatmaktadır.

Aynı yolun Atatürk Bulvarından gelip Bursa istikametine devam etmek isteyenler için de günün yoğun saatlerinde yığılmalar olmaktadır. Atatürk Bulvarından gelip Kütahya istikametine seyredecek olanlar yolun sağından, Bursa istikametine seyredecek olanlar da yolun solundan itibaren sıra olmaktadır. Sol taraftan seyreden sürücüler, bir de kısa aralıklarla yanıp sönen trafik lambasını ve 10-15 aracın önünden kaynak yapmaya yeltenen kimi aceleci sürücüleri takip etmek durumunda kalmaktadır. Bu arada, kaynak yapan taksici esnafı ile uyanık geçinen sürücülere söylenecek söz olmadığını düşünüyorum.

Trafik lambaları ve yol düzenlemeleri hayatın/trafiğin gerçeğine uymuyor

İlk kez 1868 yılında, Londra'da kullanılmaya başlanan trafik lambaları Eskişehir’de yeni bir icat gibi kullanılıyor. Lambalar trafik akışını kolaylaştırmak yerine aksatma, yaya ve sürücüleri isyan ettirme mantığı üzerine kurulmuş sanki. Bu uygulamanın sadece tramvay hattı ile kesişen güzergâhlarda bir parça anlayışla karşılanabilse de diğer alanlarda anlaşılabilirliği bulunmamaktadır.

Bir güzel örnek vermek gerekirse, Gençlik Bulvarı’ndan Atatürk Bulvarı’na sola dönüşü düzenleyen dönel kavşakta üç ayrı trafik lambası var. Sağdan (Atatürk Bulvarı üzerinden) gelip kavşaktan sola dönüşler için 55 saniye, Gençlik Bulvarı’ndan sola (Atatürk Bulvarı yönüne) dönüşler için 14 saniye ayrılmış. Üç araçtan sonra kavşak içine giren sürücü ikinci lambayı da yeşilde geçmişse, üçüncü lambada kesin kırmızıya takılıyor.

Yine aynı cadde üzerinde örneğin Gençlik Bulvarı üzerinden gelip Osmangazi Üniversitesi’ne girmek isteyen veya yoluna devam etmek isteyen sürücüler için Millet Caddesi kavşağındaki yeşilin süresi o kadar kısa ki… Araç kuyruğu sabah akşam Fakülte Sokak girişine kadar uzuyor.

Yeri gelmişken, Fakülte Sokak da ayrı bir sorun. Bu sokak Kaplanlı Caddesi’ne kadar devam ediyor. Sokak girişinden Sırlar Sokak girişine kadar sağlı sollu araç parkı nedeniyle, arada kalan boşluktan iki aracın geçmesi neredeyse imkânsız hale geliyor. Bu sokak aynı zamanda Osmangazi Spor Kompleksi için de kullanılıyor. Spor ve benzeri etkinlikler sırasında yaşanan trafik sıkışıklığını anlatmaya gerek yok. Aynı durum Sırlar Sokak üzerinde açılan otel ve yanındaki sitelerde ikamet edenlerin araçlarını bu şekilde park etmeleri nedeniyle karşılıklı araç geçişi için sorun yaşanıyor. Bir de yaya kaldırımları, yaya yolunun ortasına dikilen ağaçlar nedeniyle işgal edilince, yayalar da araç yolunu kullanıyor. Sorunu Odunpazarı Belediyesi mi yoksa Büyükşehir Belediyesi mi çözecek artık meçhul. Bizce, henüz yapılaşma yokken, Fakülte Sokak ve Sırlar Sokak için genişletme çalışmaları yapılabilir.

Aynı şekilde birlikte Gençlik Bulvarı’nın yeniden düzenlenmesi ile üç şerit olan yol, iki şeride düştü. Millet Caddesi ile Fakülte Sokak arasında kalan sokakların Gençlik Bulvarına çıkışları kapatıldı. Hal böyle olunca, Millet Caddesi-Sırlar Sokak-Fakülte Sokak-Gençlik Bulvarı tarafından çevrelenen ada içinde kalan yirmi blok sakinleri evlerine giriş için sokakları turlamak zorunda kalıyor.

Millet Caddesi girişindeki düzenleme trafik akışını düzenlemek yerine daha sıkıştırdı. Sola dönüşlerde, sol şeritte yeşili bekleyen ve yeşil ile birlikte hareket eden araçların önü, sağ şeritten gelip öne geçmek isteyen sürücüler ile kesiliyor. Bununla kalmayıp, kavşak içine park eden ticari taksiler, özel araçlar Millet Caddesinin girişini tamamen kapatıyor. Bir de tramvay geliyorsa, arkadan gelen araçlar, önde tramvay nedeniyle hareket edemeyen araçlardan dolayı cadde üzerinde kalıyor. Bir diğer husus da Millet Caddesi üzerinde, Sırlar Sokak’tan kesişen tramvay yolu. Caddenin ortasından tramvay yolu geçiyor ve iki yol birbirinden ayrılmış; lastik tekerli araçların geçişine imkân vermiyor. Yolun sağında “durmak ve park etmek yasaktır” levhası ve aksine davranan araçların çekileceğine ilişkin uyarı levhasına rağmen, tek sıra araç parkı yapılıyor. Yol tek şeride düşüyor. Buna rağmen, indir-bindir yapılması bu caddede trafiğin iyice tıkanmasına neden oluyor.

Sürücülerin neden olduğu trafik İhlalleri

Eskişehir’deki lastik tekerli araçların sürücülerinin önemli bir kısmı trafik kurallarını ihlal etmeyi veya trafik kurallarına uymamayı adeta marifet gibi görüyor. Bu durum alışkanlık haline gelmiş. Bunlardan bir kısmını sıralamak isterim.

a) U dönüşü yapılmaması gereken pek çok noktadan U dönüşü yapılıyor. Örneğin, Kütahya Caddesi üzerinde Eti Köprülü Kavşağın altından U dönüşü yapılıyor. Bunun nedeni ise köprülü kavşağın Eskişehir’in 7 harikasından biri olarak yapılmış olması olabilir mi; bilemiyorum.

b) Katlı otopark alanlarının yeterli olmadığı malum. Bununla birlikte katlı otopark veya açık otopark alanlarının görece yeterli olduğu yerlerde bile, kimi sürücüler araçlarını yola, kaldırıma park etmekten rahatsızlık duymuyor. Hem de gönlünün istediği gibi. Hatta ana caddelerde, trafiğin en yoğun olduğu saatlerde bile Şair Fuzuli, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan gibi ana arterlerde ikinci, üçüncü sıra park yapmanın (kısa süreliğine de olsa) doğru olmadığına, trafiği kilitlediğine inanmak istemiyorlar. Flaşörlerin yakılmasıyla sorun çözülmüyor...

c) Taksi esnafı, ne yazık ki içindeki trafik canavarlarını ayıklamakta yetersiz kalıyor. Kendilerini polis, itfaiye, cankurtaran gibi geçiş önceliği olan araç gibi görme huyunu bırakmıyor. Daha ayrıntıya girmek istemiyorum.

d) Sürücüler kavşak noktalarında geçiş üstünlüğü konusunu ka’ale almıyor. Sağdaki araç değil, kim önce geçerse kuralı işliyor. Sağdakinin soldakine göre geçiş üstünlüğü varmış vs. kimsenin umurunda değil. Bazı vatandaşların şişkin egolarının tatmini adeta direksiyon koltuğuna oturmaktan geçiyor.

e) Dolayısıyla otomobil ihtiyaç olmaktan çoktan çıkmış, toplumsal statü göstergesi olarak kullanılır olmuş. Herkes direksiyon başında, elinde cep telefonu veya sigara… Direksiyon koltuğunda yarım porsiyon oturmalar; çoluk çocuğu kucağına alıp, seyir talimleri yaptırmalar vs vs.

f) Şehir içinde Atatürk Bulvarı gibi ana arterler üzerinde yapılan hız kontrolleri, trafik akışını kolaylaştırmak yerine daha da tıkıyor, bu da ayrı bir tespit.

g) Alkollü ve uykulu araç kullanma, yeterli eğitimi almadan araç kullanma, aşırı hız yapma, fazla yük bindirme, emniyet kemeri takmama, toplu taşım araçlarının periyodik bakımlarını yaptırmama, yolların bakımsız ve güvensiz olması, raylı sistem taşımacılığın önceden öngörülmeyen caddelere yapılarak, lastik tekerli araç trafiğini aksatması vb. gibi nedenler.[4]

h) Toplu taşım araçlarının kural tanımazlığı ve şehir içinde estirdiği trafik terörü ise özel bir başlık altında ayrı bir araştırma konusu olarak incelenmeli[5].

Burada değinmek ve altını çizmek istediğim bir diğer husus da yollarda şerit çizgilerinin olmaması veya çabuk siliniyor olması. Mevcut şeritlere de uyulmaması; örneğin iki şerit yolun üç-dört şeride çıkarılması; sola dönüşleri düzenleyen tek şeritlerin iki şeride çıkarılması gibi…

Yayaların sorumluluğu

Günümüzde Eskişehir trafiğinin işleyişine baktığımız zaman anomik bir durumun olduğu tartışmasız kabul edilmektedir. Geleneksel yapıdan kurtulamayan hemşerilerimiz kent hayatıyla bütünleşememekte, trafik kurallarına uygun davranmayı bir yaşam biçimine dönüştürememektedir. Bu durum, geleneksel yapıdaki kuralsız yaşam tarzlarının kent hayatında dışa vurumu olarak değerlendirilebilir. Bu yüzdendir ki araçlar sağa dönerken sinyal yakmaya üşenir ve buna ihtiyaç duymaz, geçiş önceliğinin her zaman kendinde olduğu sanır; yayalar da sorsanız tamamı kırmızıda dur, yeşilde geç der; lakin kırmızı ışıkta bile salkım saçak vaziyetlerde yolun karşısına geçmeye can atarlar. Bunların arasında okumuşu da okumamışı da vardır; bilgi hamallığı yaparlar.

Yaya dostu üst/alt geçitler

Eskişehir trafiği yaya dostu değildir. Yayaların hayatını kolaylaştıracak, onlara öncelik tanıyacak düzenlemeler pek azdır. Yayalaştırılmış bölgeler bu ifade kapsamında kalmamakta olup, bu bölgelerde bile seyreden kamu/özel araçları, motorlu/elektrikli bisikletleri vs istisna kabilinden değil; tehlike sınırında seyreden araçlar olarak değerlendirmek gerekir.

Önemli miktarda can ve mal kaybı yaşanan çevre yolları üzerindeki üst geçitler, sanki yasak savuşturmak kabilinden, göstermelik olarak yapılmaktadır. Bu duruma en güzel örneklerden birini, Yunusemre Devlet Hastanesi ile Acıbadem Hastanesi arasındaki üst geçit oluşturabilir. Bu üstgeçitlerin hasta, yaşlı, hamile, küçük çocuğu olanların çocuk arabası ile karşıdan karşıya geçmesine imkân verecek şekilde tasarlanıp uygulanması gerekir. Gelişmiş şehirlerimizdeki yaya üst/alt geçitlerinin asansörlü, yürüyen merdivenli modellerini görmek mümkündür. Avrupa şehri savını öne süren Eskişehirlilerin yerel yöneticileri kendilerini içine düştükleri sarmaldan sıyırıp, konuyu ve görev tanımını ötekileştirmeden vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak projelerle çözüme kavuşturmalıdır.

Sonuç olarak

Mevcut sistemden mutlu muyuz? Evet diyenler için sorun yok, ama bu durumu Modus vivendi (Latincede "yaşama biçimi")[6] olarak kabul edenlerin içine düştüğü uyku halinden bir an önce uyanması gerekir. Trafik sorun ve kazalarında temel nedenin kurallara uymamak olduğu belirtilmektedir. Gerekli altyapıyı sağladıktan sonra ister sürücü ister yaya ve yolcuların kural dışı davranışlarının önüne geçilmemesi için bir neden yoktur. Bilginin en büyük güç haline geldiği dünyada, hayatımızı kolaylaştıracak bilgilere ulaşıp, bunları hayatla ilişkilenme becerisi göstererek çocuklarımıza daha çağdaş bir yaşam biçimi kazandırmalıyız.



[1] Eskişehirli sürücülere yasak yok. http://m-cakir.blogspot.com/2009/10/eskisehirlilere-yasak-yok.html (07.10.2009)
[2] Sempozyum bildirileri bir yıl sonra manüskript olarak yayımlanmıştır. Mustafa Çakır, Ahmet Konrot (Yay.). III. Uluslararası Trafik Güvenliği ve Eğitimi Sempozyumu Bildirileri. Eskişehir: 1994.
[3] Bkz.: , IX. Ulaştırma Şurası (8-10 Haziran 1998): Karayolu Trafik Güvenliği Çalışma Grubu Raporu. http://www.ulastirmasurasi.gov.tr/assets/up/9_sura/karayolu_ulastirmasi_komisyonu.pdf, s. 46 (13.11.2013).
[4] Bu konudaki analizleri içeren şu yazıyı da okumanızı öneririm: Süleyman Erdoğan. Trafik Sorunları ve Çözüm Önerileri.  http://www.batmanpostasigazetesi.com/yazi/trafik-sorunlari-ve-cozum-onerileri-2134.htm (13.11.2013).
[5] İstanbul’daki durum için bkz.: Tunca Bengin. Sokaktaki İnsan: Minibüs Terörü Nasıl Önlenir? Milliyet Gazetesi (25.11.2013) http://gundem.milliyet.com.tr/minibus-teroru-nasil-onlenir-/gundem/ydetay/ 1797272/default.htm
[6] Wikipedia’ya göre, “uluslararası hukukta, uyuşmazlık içindeki iki devletin, temeldeki anlaşmazlığın çözümünü başka bir zamana bırakarak, geçici bir durumla yetinmeleri biçimindeki anlaşma” da bir nevi modus vivendi.

2 yorum:

  1. eskişehire dışarıdan özel aracı ile gelen arkadaşlarıma soruyorum nasıl buldunuz beğendiniz mi eskişehirimizi diye sadece söyledikleri '' arkadaş ne kadar çok kırmızı ışık var '' oluyor. ben ışıkta bekliyorum diğer ışıklı kavşağıda görüyorum yeşil yanıyor araçlar geçiyor bana yeşil yanıyor ben kavşağı terketmeden diğer kavşaktaki ışık kırmızı oluyor. bu defa gidip orda yeşil yanmasını bekliyorum. bunun bir ayarı yok mu? mesela 40 km hızla bir yeşil ışık yakalarsam diğer ışıklarıda yeşilken yakalayamazmıyım. bazı kavşaklarda hele yeşil o kadar kısa yanıyorki 3 araç zor geçiyor. kavşakta sağa dönecek aracın hiç kimseye zararı yokken ışıkta bekletilmesi ayrıca bir iş bilmemezlik bence. yani bu ışıklar yüzünden ömrümüz trafikte yeşil yanmasını beklemekle geçiyor.mutlaka bu işten anlayan birinin bu işe el atması veya sayın belediye başkanımızın aracı ile trafikte bir gün boyunca dolaşıp kendi gözüyle görmesi gerekiyor. bütün bunlardan dolayı kural ve ışık ihlali oluyor, insanı çileden çıkarıyor bu durum.

    YanıtlaSil
  2. Saygideger hocam.eskisehirin su andaki en buyuk sorunlarindan birtaneside yollarin yetersiz olmasi.mesela suanda eskisehire yeni bir bulvar kazandirmak neredeyse imkansiz veys uzak bir utopya..cunku istimlak bedellerin cok yuksek olmasi belediyeleri bu konuyla ilgili hayal kurmayi bile engelliyor...halbuki ayagina gelen firsatlari degerlendirmis olsa su anda yeni bir bulvarimiz olmustu...ertugrulgazi caddesine yapilan ve Ertuğrul gazi mah lesini ikiye bolen ust gecit yerne gar binasindan baslayarak yerin altindan yht nin devam etmis olsaydi yeni bir bulvarimiz mustu....

    YanıtlaSil

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...