Her sene eğitim öğretim yılı başlarken bütün paydaşların dileği, öğretim yılının
herkesin hayrına olması, sağlıklı ve başarılı bir eğitim öğretim yılının
yaşanması yönünde oluyor. Eğitimle ilgili yazılarda da çocuklarımızın okul
başarılarının daha yukarılara çıkarılabilmesi için çeşitli öneriler yapılıyor. Ben
de bu yazımda çocukların okul başarısı, Türkçe ve Türk Kültürü Dersi ile
velilerin çocuklarının eğitimiyle ilgili çalışmaları üzerinde duracağım.
Eğitim konusunda yapılan önerilerin çoğu öğrenciyi merkeze alan bir
yaklaşım içinde olmakla birlikte, sorumluluğu daha çok öğrenciye ve okula
yüklüyor. Bir çocuğun okul başarısı, sadece çocuğun çabası ve devam ettiği okul
idaresinin yönetim organizasyon kabiliyeti ile sınırlı olmayıp, çocuğun dışında
kontrol edemediği değişkenlerle de yakın ilişki içindedir. Çocuğun sağlıklı bir
aile ortamının olması, evinde kendine ait yaşam alanı oluşturulması, öğretmeni
ile ilişkisi, ailenin okul ve öğretmenle kurduğu ilişki, çocuğun dışında
gelişen, ama okul başarısında etkili olan unsurlardan bir kısmıdır. Ailelerin
çocuklarını okula göndermekle yasa karşısındaki sorumlulukları ortadan kalkmakta,
ancak çocuğun okulda akranları ve öğretmenleri ile olan ilişkilerinin sağlıklı
bir zeminde yürütülmesi ve okul başarısının takip edilmesi konusundaki
sorumluluğu devam etmektedir.
Okula giden çocuğun sorumluluklarından bir kısmı, okul öncesi eğitimden
başlayarak iyi derecede Almanca öğrenmesi ve okula düzenli olarak devam etmesi,
verilen ödev ve proje çalışmalarını öngörülen süre içinde eksiksiz yapması,
ders içinde ve dışında öğretmenleri, arkadaşları ve diğer görevliler ile
sağlıklı ilişki kurmaya çalışmasıdır.
Burada veli ve öğretmen ilişkisi çocuğun okul başarısının takip edilmesi, belli
bir amaca bağlı yönlendirilmesi ve gerektiğinde eksiklerinin tamamlanabilmesi
için özel destek verilmesi kaçınılmazdır. Unutulmamalıdır ki çok dilli
ortamlarda yetişen çocuklar iyi yönlendirilmeleri halinde, yetişkin yaşlara
geldiklerinde, yaşadıkları ülkelerdeki sosyal çevreye olumlu katkılar sağlayabilir.
Köken kültürü ile bağının canlı tutulması
halinde, vatandaşlık bağı ile bağlı olmasa bile yaşadığı ülke ile geçmiş
yaşantıların olduğu ülke arasında sosyal, kültürel, ekonomik boyutlarda
belirleyici, öncü roller üstlenebilirler. Bu durumda hem kendileri hem de söz
konusu edilen ülkelere olumlu katkılar sağlayabilirler.
Türkiye kökenli bir çocuğun öğretim dili Almanca olan bir okulda başarılı
olması öğretim dilini öğrenmesi kaçınılmazdır. İyi derecede Almanca bilgisi, teorik
eğitimin yanı sıra meslek eğitimi için de gereklidir. Meslek eğitimi alan bir
çırağın, kalfanın, ustanın Almanca bilgisinin yeterli olmadığı durumda, önüne
çıkan sınavları geçemeyeceği; eğitimini yarıda bırakacağı unutulmamalıdır.
Bireylerin toplum içinde belirleyici ve öncü rolleri üstlenebilmesi için Almancanın
yanı sıra Türkçeyi de aile ve arkadaş çevresindeki günlük konuşma dilinin üzerinde,
akademik dil olarak da okuyup yazacak yetkinliğe sahip olması gerekmektedir. Giyim,
kuşam önemli bir referanstır ve belli bir maddiyatla iyileştirilebilir; bunun
yanı sıra bir alana yönelik bilgi birikimi edinmek ve o birikimi toplumsal ve
sosyal alanda etkili konuşma ve yazma yoluyla paylaşma becerileri eğitimle
kazanılır. Bu nedenle çocuklarımıza geçmiş ve gelecek arasında önemli bir bağ olma
özelliği taşıyan Türkçeyi öğretelim; onları Türkçe öğrenmeleri, Türkçe
konuşmaları için teşvik edelim. Türkçeyi akademik düzeyde öğreten öğretmenlerle
işbirliği yapalım.
Eğitim hayat boyu gidilen bir yoldur ve bu yol, insan hayatının belli
dönemlerinde okul dediğimiz kurumlardan geçer. Bu kurumlarda görevli
öğretmenler de alan bilgisinin yanında, bu bilgiyi nasıl ve hangi sırada
öğretecekleriyle ilgili yöntem ve teknikleri iyi bilirler. Bir öğretmenin diğer
öğretmenden farkı, kişilik özelliğinden kaynaklanır. Ancak en yeni öğretmen, en
deneyimli öğrencinin önündedir. Velilerimiz, bu öğretmenler ile çocuklar
arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinden de sorumludur.
Öğretmenler, çocuklarımıza aile ve arkadaş çevresinde konuşulan Türkçenin dışında,
meslek hayatında ihtiyaç duyacakları dili öğretirler. Öğrenilen dil kitap
okuyarak da pekiştirilir. Okulda öğrenilen Türkçe hem meslek hayatında yeni
ufukların açılmasına yardımcı olur, hem de tek dilli insanlara göre avantajlı
bir pozisyon açar. Çocukların erken yaştan itibaren iki dili birlikte
öğrenmesi, onların yaşadıkları çok kültürlü ortamlara uyum sağlamaları
konusunda bir engel oluşturmaz. Aksine ortak payda olan dil, kimlikle ilişkili
olduğu için bireyin zihnindeki aidiyetle ilgili soruların ortadan kalkmasına,
özgüveninin pekişmesine ve geleceğe güvenle bakmasına yardımcı olur.
Velilerin çocuklarını bu bilinçle yetiştirmeleri, Türkçe ve Türk Kültürü
dersi verilen okullarda görev yapan Türkçe öğretmenleri ile yakın ilişki içinde
olmaları, bu derslerin sürdürülebilirliği açısından da yararlı olacaktır. Öte
yandan, çocuklarını Türkçe dersi aldırmak için okula getiren velilerin bir
araya gelmeleri için ortam oluşmuş olacak ve bu sosyal ortamlarda her bir veli
kendi çocuğunun yaşadığı sorunları paylaşma imkanı bulacak ve birlikte çözüm
arayabileceklerdir. Veliler; öğretmen ve okul idaresi ile işbirliği yaparak çocuklarının
devam ettiği okullardaki sivil toplum kuruluşu olan okul aile birliği oluşumlarına
katılmalı; bu olmuyorsa, kendileri bir dayanışma grubu kurarak olası hak
kayıplarının önüne geçmek için birlikte hareket etmelidir.
Okul aile birliğinin görev alanları şunlar olabilir: Öğrenci velilerini
temsil etmek. Velileri okul yönetiminin eğitim uygulamaları hakkında
bilgilendirmek. Öğretmenler ile veliler arasında güvene dayalı ilişki
kurulmasını ve mevcut ilişkilerin pekiştirilmesini sağlamak. Velilerin görüş,
öneri ve isteklerini okul yönetimine iletmek. Eğitim öğretim etkinliğinin
olmadığı günlerde düzenlenecek sosyal etkinlikler oluşturmak ve bu konudaki
çalışmalarını okul yönetimiyle paylaşmak. Kullanılacak öğretim materyalleri
konusunda öğretmenlerle işbirliği yapmak. Bir öğrencinin okulda karşılaşabileceği
sorunlar hakkında öğrenciye ve ailesine destek olmak üzere gerekli koruyucu ve
kollayıcı tedbirleri önceden alarak bütün paydaşları bilgilendirmek. Bir
öğrencinin disiplin cezası veya benzer nedenlerden dolayı okuldan
uzaklaştırılmasıyla ilgili olarak verilecek kararlarda ve uygulamalarda okul
yönetimi, veli ve öğrenciler arasında köprü görevini kurmak. Yıl içinde
kutlanan özel günler için öğretmenlerle işbirliği yapmak.
“Bütün bu görev ve sorumlulukları bir tek okul aile birliği ile sağlamak
mümkün mü?” diye sorarsanız; tek kelime ile “Evet” demek mümkündür. Velilerin
örgütlü hareket etmesi halinde, veli derneğinin yasa ve yönetmeliklerle
tanımlanmış görev ve sorumluluk alanlarındaki girişimlerinden olumlu sonuç
alması mümkündür. Yerel mevzuatlara göre, hemen her okul türüyle ilgili
düzenlemeler yapılmış olup, bu düzenlemeler içinde okul aile birliklerine de özel
yer verilmiştir. Önemli olan okul aile birliğinin yasa ve yönetmeliklerle
tanımlanan görevlerini, sorumluluk alanlarını öğrenmek ve öğrenci, öğretmen,
veli işbirliğinde birlikte hareket edecek eğitim atmosferinin oluşturulmasıdır.
Yeter ki niyetler iyi olsun; sonuçlar da iyi olur. Okul aile birliğinin
faaliyetleriyle ilgili bilgi edinmek için gerekli bilgi, belge ve dokümanlara
ulaşılması kolaydır. Bu konuda yazılmış, örnek uygulamalara da yer verilen
kitapları seçkin kitapçılarda ve yayınevlerinde bulmak mümkündür. Öğrenci, veli
ve öğretmenlerle ilgili kararlarda okul aile birliği temsilcisinin öğretmenler
kuruluna katılma, söz söyleme, alınacak kararlara müdahil olma hakkı vardır; bu
hakkın kullanılması uygulamada önemli bir farkındalık yaratmaktadır.
Okul çağında çocuğu olan her veli okul aile birliğine üye olabilir. Bu okul
aile birliği, bir okula devam eden çocukların bütün velilerinden oluşan bir
tüzel kişiliktir. Bunun yanı sıra kimi velilerin kendi aralarında oluşturduğu girişim
grubu şeklinde de örgütlenmek mümkündür. Bu örgütlerin bütün velilerin ortak
oluşturduğu çok dilli ve çok kültürlü yapıda oluşturulması, ortak hayatın
kolaylaştırılmasına ve yeni dostlukların kurulmasına vesile olabilir. Bu
birliklere üyelik ve burada yapılacak çalışmalar tamamen gönüllülük esasına
dayalı olup, çalışmalardan hiçbir maddi menfaat sağlanılmamaktadır. Bazı
veliler bu alanda faaliyet gösterecek yeterli zaman bulamayabilir. Bazı veliler
de okul, öğretmen ve çocuklarının velileri ile ilgili konulara özel ilgi duyar
ve okul aile birliği faaliyetleri için yeterli zaman ayırabilir. Bu veliler
okul aile birliğinde hem öğretmenlerin, hem de diğer velilerin temsilcisi olarak
görev yaparlar.
Bu temsilcilerin okul aile birliği faaliyetleri içinde yapacağı çalışmalar,
dernek tüzüğü ve yerel mevzuata göre gerçekleştirilir. Okul aile birliği
üyeliği ilk ve ortaokullarda genel olarak birer yıllık sürelerle yapılırken
lise ve dengi okullarda iki yıl sürebilir. Burada yöneticilik yapanların
görevleri de çocuğunun öğreniminin bitmesi, velinin istifa etmesi, derneğin
veya birliğin dağılmasıyla birlikte sona erer.
Okul aile birliklerinin bir çatı de örgütü vardır. Üye derneklerden oluşan
çatı örgütü, gerektiğinde eğitim bakanlığının okullarla ilgili konularda görüş
aldığı veya velilerin görüşlerini sunduğu bir tüzel kişiliktir. Bu çatı örgütü
yönetiminde görev alan veliler, eğitim öğretim ile ilgili temel konularda
eğitim bakanlığı ile birlikte çalışılır ve gerektiğinde ders planları,
yönetmelikler, kayıt kabul işlemleriyle ilgili yasal düzenlemeler, veliler veya
veli dernekleri tarafından yapılan şikâyetler ile ilgili konularda çalışmalar
yapar. Bu çalışmalar bireysel değil; ilgili bakanlık, öğrenci, veli, öğretmen
ve görüşülen konuyla ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinden oluşan çalışma
grupları veya ihtisas komisyonları içinde yürütülür.
Bütün çabalara rağmen Avrupa ülkelerindeki okul sisteminin dışında kalan
öğrenciler, her hangi bir yaş sınırı aranmaksızın eğitimlerini Türk eğitim
sistemi içinde açık ve uzaktan öğretim yoluyla da tamamlayabilirler. Bunun için
Avrupa ülkelerinde yaşayan ve Türkçe bilenlere yönelik olarak Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı Açık Öğretim Ortaokulu ve Açık Öğretim Lisesi’ni dışarıdan,
okula gitmeden bitirme imkânları vardır. Hauptschule veya Mittelschule denen
okul türlerini bitiremeden ayrılanlar, Açık Öğretim Ortaokuluna, daha üst
eğitim kurumlarına devam ederken eğitimi yarım kalanlar da Açık Öğretim
Lisesine devam ederek lise diploması alabilirler. Bu okulları bitirdikten sonra
Türkiye’deki bir üniversitede veya Anadolu Üniversitesi açık ve uzaktan öğretim
sistemine göre eğitim verilen yükseköğretim programları ile Avrupa ülkelerinde
de üniversite hayallerinin gerçekleşmesi mümkündür (Kayıt için, https://mebyurtdisi.anadolu.edu.tr/ adresine başvurulabilir)
Bu vesile ile yeni öğretim yılının öğrencilerimizin, velilerimizin ve bütün
paydaşlarımızın beklentilerini karşılayacak şekilde sağlıklı, huzurlu ve mutlu
bir şekilde sürmesini dilerim.
Not:
Bu yazı Avusturya'da aylık yayımlanan Europa Journal 'Haber Avrupa' Gazetesinin Eylül 2018 sayısında yer almıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder