10 Mart 2019 Pazar

Kaybetme beni okul yollarında

Bu yazıyı son zamanlarda gözlediğim önemli bir konuya ayırmak istiyorum; çocuklarımıza ve onların öğretmen ve arkadaş ilişkileriyle aile ilişkilerine.

Okullar her birimizin hayatında kalıcı anılar bırakan öğrenme ve yaşama alanı olarak günlük hayatın önemli, olmazsa olmaz kurumlarıdır. Bu kurumlar, topluma iyi ve sorumlu yurttaşların yetiştirilmesi için kurulur, yaşatılmaya çalışılır. Kabul ettikleri öğrencilerin akademik gelişiminin yanı sıra, kişisel gelişimlerinden de sorumludurlar. Okullar; öğrencinin kendini tanımasına, kendini diğer öğrencilerden ayıran özelliklerinin ayırdına varmasına ve nihayetinde öne çıkan diğer özelliklerini geliştirilerek toplumun ihtiyacı olan alanlarda farklı nitelikteki bireylerin yetiştirilmesine katkıda bulunur.

Bu süreçte öğrencilerin de üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekir. Okulda yapılan derslerin pekiştirilmesine yönelik alıştırmaların yapılması, kalıcı öğrenmenin sağlanması ve öğrenilecek yeni konuya temel oluşturması, aralarında bağlantı olan ve birbirinin devamı niteliğindeki konuların öğrenilmesi bakımından önemlidir. Bu şartı yerine getirmeyen; yani ödevini düzenli yapmayan; çantayı okulda açıp, okulda kapatan öğrencinin bir süre sonra derste kendine yöneltilen soruları cevapsız bırakması ve arkadaşlarından geri kalması kaçınılmazdır. Bu çocukların okul başarısı, birbiriyle içerik ilişkisi olmayan, bağımsız konulardan oluşan derslerde daha yüksek olur. Çocuk aile içinde ne kadar kıymetli olursa olsun, devam ettiği okulda öğrenci olmanın gereğini ve sorumluluğunu yerine getirmezse, sınıf arkadaşları arasındaki popülaritesini ve öğretmenin gözündeki saygınlığını zamanla kaybeder. Bu itibar kaybını telafi etmeye çalışan çocuk, erken müdahale edilmezse, yüreğindeki öfkeyi ergenlik döneminin getirdiği özellikler ile birleştirip, kendini ifade edebilmek, yaşıtları arasında farkındalık yaratabilmek, dikkati yeniden üzerine çekebilmek için yan yollara sapabilir. Bu yan yollardan biri yaşıtlarına karşı zor kullanmak, okulda kendi durumundaki öğrencilerle birlik olup çeteleşmek, öğretmeni ve sınıftaki arkadaşları ile telafisi zor iletişim sorunları yaşamak gibi durumlar yaşamaya başlar. Erken müdahale çocuğun öğretmeni ile iletişim kurulması, ödevlerini zamanında yapmasını sağlayacak ortamların oluşturulması, kendi kendine yeterli olamadığı derslerden takviye alması ve etüt derslerine devam etmesinin sağlanmasıdır.

Bunun yanı sıra çocuğun sonu olmayan maceralara yönelmesini önlemek için sınıf öğretmeni ve okul rehber öğretmeni ile iletişime geçerek davranış bozukluğunun düzeltilmesini sağlamaya çalışması gerekir. Akademik başarısızlık ile ilişkili olan davranış bozukluklarının yol açtığı tahribatın, itibar kaybının okulda “yabancı” olmaya bağlamanın sorunların çözümüne bir katkısı olmaz; aksine çözümü geciktirir. Buna ilave olarak okul, aile ve rehber öğretmen iletişimi zayıfsa, çocuğun bir rahatsızlığı olduğu varsayımı ortaya çıkar, bir alt sınıfa düşürülmesi önerilebilir, başarısızlık devam ederse, çocuğun okulu bir alt eğitim verilen okul türüne düşürülebilir. Bundan amaç da ilk yıllarda ele alınan konuların ilerleyen sınıflarda kapsamı genişletilerek tekrar edilmesi ve bu süreçte çocuğun bilgi eksikliğinin kapatılmasıdır.

Üst eğitim basamaklarına doğru çıkıldıkça derslerin içerik düzenlemesi de değişecek ve özellikle klasik liselerde ilk yıllarda geniş tabanlı konular ele alınacak, ilerleyen sınıflarda ise küçük birimlerde uzmanlaşma sağlanarak nihayetinde lise bitirme alanları seçilerek sınavlarına girilecektir. Meslek okuluna giden öğrenciler ise ilk yıllarda genel eğitim alacaklar, takip eden yıllarda ise mesleğin özelliğine göre uzmanlık alan derslerine yoğunlaşacaklardır. Bu aşamada da işbirliğine dayalı öğrenme yaklaşımı öne çıkacaktır.

Ailenin yapması gerekenlerden ilki okula giden çocuğunun günlük yaşam çizelgesini iyi planlamak ve titizlikle uygulamaktır. Sabah erken kalkan çocuğun iyi bir kahvaltı yapması, okul çantasının akşamdan hazırlanması, okula vaktinde gitmesi, derslerden sonra geçen sürenin iyi değerlendirilmesi, ödevlerin akşam geç vakte kalmadan yapılması ve nihayet çocuğun bir sonraki güne dinç bir şekilde başlayabilmesi için erkenden uyuması sağlanmalıdır.  

Aileler çocuklarının okul dışındaki hayatından ve okula karşı olan sorumluluklarını yerine getirmesinden birinci derecede sorumludur. Bununla birlikte sorumlu aile rolünü oynamak için aşırılıklardan geri durulması gerekir. Aile ziyaretlerinin hafta sonunda yapılması, çocuklarla az da olsa nitelikli zaman geçirilmesi gerekir. Bu beraberlikler televizyon karşısında ailece dizi filmi izlemek, bilgisayar başında oyun oynamak yerine birlikte kitap okumak, toplumsal ve sosyal ortamlar oluşturarak sağlanabilir. Çocuklar yaşına uygun filmleri izlemeli, bilgisayar vb oyunları da günün belli saatlerinde sınırlı süreler içinde oynamalı, ders kitapları dışında da kitap okumaya vakit ayırabilmelidir. 

Çok yakında dönem sonu karneleri alınacak. Bu karneler sadece çocukların değil, yukarıda saydığım bütün paydaşların karnesi olarak görülmeli; karneyi incelerken taraflar kendilerine de ayna tutulduğunun bilincinde olmalıdır.

-------------
Not: Bu yazı Europa Journal - Haber Avrupa Gazetesi Şubat 2019 sayısı için hazırlanmıştır. Yazıya ve gazetenin http://www.europa-journal.net/images/kolumnen/februar2019/cakir022019.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...