Bazı
insanlar, hayattaki başarı ya da başarısızlıklarını şansa bağlar. Bazıları yaşları
belli bir doygunluğa geldiğinde, özdeğerlendirme yapıp „keşke“ ile başlayan
cümleler kurar; bazıları da „keşke“ demeden, yaşadıklarından dersler çıkarıp hayatın
akışına odaklanırlar.
Bir
toplumu diğer toplumlardan ayıran en belirleyici niteliklerden biri, toplumların
yaşam biçimi ile eğitim ve öğretime olan bakış açısıdır. Bu bakış açısı aynı
zamanda eğitim uygulamalarının önemli bir göstergesidir. Her toplum varlığını
sürdürebilmek için kendi kültürünün özelliklerini yeni kuşaklara eğitim,
kültürleme yoluyla aktarır. Bu aktarım ile bireyler mesleki ve sosyal
hayatlarında verimsizlik duygusu yaşamadan, geleceği inşa etme becerisini
kazanır.
Toplumun,
bireylerini kendi kültürünün istek ve beklentilerine uyum sağlayacak şekilde
yetiştirmesine “kültürleme” denir. Kültürleme, kültürel değerlerin bireye
aktarılması sürecidir. Kültürlemenin belli bir amaca bağlı olarak yapılması
eğitimdir. Bu nedenle eğitim, “kasıtlı kültürleme süreci” olarak da
tanımlanmaktadır.
Eğitim,
evde, okulda, sokakta, velhasıl hayatın bütün aşamalarını kapsayan bir
süreçtir. Davranış değişikliği, her zorluğa göğüs gerilen, her engele bedel
ödenen zorlu bir sürecin sonunda olur ve bireyin yaşantıları ile doğrudan
ilişkilidir. Bu davranış değişikliğinin gerçekleşmesi için günlük zevklerin
birçoğundan mahrum kalınacaksa, kalınacak ve bir bedel ödenecek. Bu bedel
ödenmediğinde, ateşe dayanamayan toprağın tuğla olamayacağı gibi kişi hedefine
ulaşabilmek için cesaret ve kararlılıkla çalışmazsa, sonuca da ulaşamaz.
Sonunda bazen „eğitimsiz“ bazen de „terbiyesiz“ ifadeleri ile tanımlanır. Bu
bağlamda terbiye ile eğitim aynı anlamda kullanılmaktadır. Eğitim sürecinde
başarılı sonuçlar alamayan toplumların, kendi dışında da parlak başarıları elde
etmesi beklenemez.
Gelelim
eğitimin genel işlevine; bir başka ifade ile ne işe yaradığına. Eğitim; bireyin
topluma, toplum dinamiklerine uyumuna katkıda bulunur. Bireyde var olan beceri
ve yeteneklerin mümkün olduğunca gelişmesini sağlar. Bu gelişimin toplumsal,
bireysel, ekonomik, sosyal ve siyasal yönleri vardır.
Bu ifadeler
biraz daha açılanacak olursa, eğitim; bireyin toplumsal ve sosyal hayatın
içinde kendini gerçekleştirmesine yardım eder. Eğitim yoluyla kendini
gerçekleştiren birey de etrafında olup bitenleri öğrenme, olaylar ve olguları tartışma
isteği duyar. Dili etkili kullanır. Saymayı ve hesap yapmayı öğrenir; problem
çözme becerisini geliştirir. İşittiğini duyar, baktığını görür. Sağlık ve
hastalık hakkında asgari bilgiye sahip olup, sağlıklı yaşama bilinci kazanır. Spor
ve boş zaman etkinliklerine katılır, entelektüel ilgi alanları geliştirir. Güzel
olanı takdir eder; başarılı olanları ödüllendirir. Kendi geleceğine kendisi yön
verebilir.
Eğitim,
bireyin insan ilişkilerini geliştirmesine yardım eder. Böylece eğitimli birey; insanlığa, onun ortak kültürel değerlerine
saygı duymayı ilke edinir; dostluğa önem verir. Eğitimli insanın zengin bir
sosyal yaşamı vardır. Başkaları ile işbirliği yapar. Sosyal davranışlarında kibardır.
Aile kurumunu sayar, sahip çıkar ve sorumluluklarını yerine getirir.
Eğitim,
bireyin ekonomik yetkinliğini de geliştirir. Ekonomik bağımsızlığını kazanan
birey; çalışmaktan haz duyar, iyi bir üretici konumuna geçer. Meslekleri tanır
ve mesleğini seçmede isabetli kararlar alabilir. Mesleğinde başarılıdır,
yaptığı işin toplumsal ve sosyal önemini kavrar. Ekonomik görüşe sahiptir. Kendi
gelir ve harcamalarını düzenler; harcamalarında akıllıdır. İyi ve bilinçli bir
tüketicidir.
Eğitim,
bireyin vatandaşlık sorumluluğunu geliştirir. Bilinçli vatandaş olma sorumluluğunu
geliştiren bireyler; sosyal adalet
konusunda da duyarlıdır. Propagandaya karşı eleştirici düşünme yeteneği geliştirir.
Hoşgörülüdür; fikir ayrılıklarına saygı duyar. Ulusal kaynakları korur;
değerlerine sahip çıkar. Bilimin, insan yararına gelişmesi gerektiğini bilir. Dünyadaki
gelişmeleri dikkatle izler. Yasalara saygılıdır. Vatandaşlık görevlerini bilir
ve yerine getirir. Demokratik ilkelere
bağlıdır.
Hayatta
başarılı olanlar ile başarısız olanların arasındaki en belirgin fark, şans
değil; başarısızların yapmaktan çekindiklerini, başarılı olanların birçok
şeyden vaz geçerek tutkuyla yapmasıdır. Eğitim sürecindeki sorumluluklarını
yerine getirmeyenler başarısız olurken, getirenler başarıyı tadanlardır.
--------
Bu yazı Post Gazetesi'nin Mart 2019 sayısında yayımlanmıştır (s. 16)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder