Bugün sevgili oğlumun doğum günü. Ona on sekiz yaşını doldurduğu günün hediyesi olarak günler, aylar öncesi tuttuğum okuma
notlarımdan (lat. corpus libris) küçük bir demet sunmak istedim. Gözümün nuruna bu gün için vermek istediğim mesajın bir kısmını burada sizlerle de paylaşmak istedim. Masal tadındaki her bir
cümle, mana olarak insanı dünyanın telaşesinden koparıp ayrı bir düşünce âlemine sevk ediyor.
Anlatılan o ki hiçbir insan, dört dörtlük değilmiş. Balıktan
başkası suya doyarmış ama içimizdeki doyumsuz nefis, şükretmekten uzak
yaşarmış. Masumun, çaresizin halini ve hatırını sormayan akıl sahibi her
elbisesi, her şalı ipekten de olsa, hırsından ve ayıplarından temizlenemezmiş.
Boşuna uğraşmayın, erenlerin tavsiyesine göre, etrafta arz-ı endam eden kerameti kendinden
menkul, aslında kifayetsiz muhteris, sonradan görme şer, şeytan, şımarık ve şarlatanların ne önüne geçilir
ne de arkasından gidilirmiş. Nitekim önünden gidersen ısırır; arkasından
gidersen tepermiş. En doğrusu bunların şerrinden uzak durmakta; her daim akıllı,
faydalı, verimli düşünmekte ve faydalı ilimlerle meşgul olmakta sayısız
faydalar varmış.
Bütün hesapların dünyevi ölçü ve
tartıları aşıp, bambaşka bir zamana ve mekâna havale edildiği sürece girilmeden
önce, dostun ışığını hem önümüze hem de arkamıza alırsak, yolumuz aydınlığa
kavuşur; rahata erermişiz. Şer şeytanlarda böyle bir ışık bulunmazmış. Bunlarda
bulunan benlik, bizlik ve şahsi menfaatleşme hırsı zaten kurulacak dostluklara da
engel olurmuş.
Bu arada iyi, güzel ve doğru davranışa sahip
olmak, ancak gönül temizliği ile mümkünmüş. Cenab-ı Hak bir insanın –yarattığı
kulunun- önce bilinçli olarak yaptığı eylemine, bu eylemin amacına, kalbine,
gönlüne, düşüncesine bakar; hayır ve şer torbasını ona göre boynuna asarmış. Bu
nedenle, ciğer makamından kopan nefes hiçbir engelle karşılaşmadan hançereden
geçip, artık ruhun da bedenin de taşıyamadığı yangını dışarı taşırıp, bir
yanardağ infilâkıyla "Ah!" diye püskürtmeden önce nefsimize söz geçirmemiz,
terbiye etmemiz lazımmış. Köpeğin kemiğe, sülüğün kana âşık olduğu gibi, yaramaz
insanlar da belayı davet etmekten ne usanır ne de utanırmış.
İş içten geçip, artık acının dünya
kelamına çevrilmesinin mümkün olmadığı bir zaman dilimi gelip kapıyı çalmadan
âh almamak; sevgisi kin, kini sevgi olanlardan uzak durmak; mazlumun
sözünün bittiği yerde, evrenin mütemmim cüzlerini içine alan ve arşı alayı
titreten ahını almamak lazımmış. Çünkü can boğaza, bıçak kemiğe dayandığında
çıkan son nefesteki âh'ın da Hu’ya giden, hüvel baki bir sahibi varmış.
Cenab-ı Hak kendine mülâkî olmadan
önce hiç kimsenin yolunu yolsuza; soyunu soysuza düşürmesin.
Yolun ve bahtın açık; doğum günün kutlu olsun!
Yolun ve bahtın açık; doğum günün kutlu olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder