Değerli Dostlar,
Okt. Recep Gök, MA (1951-2015) |
Bu defa hayatından geçen
yüzlerce öğrenciden biri olarak Recep Bey'i anmak üzere Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından düzenlenen toplantıda (06.04.2015, 12:00) yaptığım konuşmayı paylaşıyorum.
Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinde dünyaya gelen Recep Bey, yüksek öğrenimini Erzurum Atatürk Üniversitesinde tamamlamış. Hocamızın benim ve daha pek çok öğrencisinin hayatında unutulmaz özel bir yeri olduğunu belirtmek isterim. Bizim ilişkimiz bir
öğretmen-öğrenci ilişkisi şeklinde başladı ve bir meslektaş olarak, bir mesai
arkadaşı olarak devam etti. Hayatım boyunca bir hazine gibi saklamak istediğim
anılarımdan bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.
Kime sorarsanız sorun, onun baharın bütün güzelliğiyle bezenmiş ovaların sessizliği içinden Afyon’un kalesi
gibi yücelerden gümbür gümbür atan yüreğinin insan sevgisi ile dolu olduğunu
anlatır. Mütevazı, yiğit bir serdengeçti olan hocamız hakkında anlatılacak o
kadar çok şey var ki...
Bundan tam 34 yıl önce, yani 1981
yılında Eskişehir Yabancı Diller Yüksekokulu’na okumaya geldiğimizde sırım gibi
bir delikanlı dikkatimizi çekti. Henüz 18 yaşında istikbalimizi kazanmak üzere
hayattan pek çok umutları ve beklentileri olan genç birer delikanlı olarak
hocamıza kanımız kaynadı.
Yabancı Diller Yüksekokulu Müdür
Yardımcısı ve Almanca okutmanı olan hocamız, o yıllarda siyah beyaz TRT
kanalında yayımlanan ve ülkemizde basketbol sporunun sevilmesini, popüler
olmasını sağlayan Amerikan yapımı Beyaz Gölge (The White Shadow)
dizisindeki basketbol koçu Ken Howard gibi her an yanımızdaydı. Ne zaman
ihtiyaç duysak, ne zaman bir yol gösterici arasak yanıbaşımızda oluyordu.
Kimsesizlerin kimsesiydi. O artık hepimizin öğretmeni, abisi, Yabancı Diller
Yüksekokulu’nun koçuydu. Recep Hoca, bizi hemen her gün okulun giriş kapısında
karşılayan, her birimizi usandırıp memleketimize kaçırmaya ant içmiş gibi
görünen, öğrencileri ile mesafeli durmaya çalışan, her birini kalın çerçeveli
gözlüğünün üzerinden süzen, asık suratı bir gün gülmeyen, bununla birlikte tanıdıkça
yüreğinin pırıl pırıl olduğunu anladığımız yüksekokul müdürümüzün tersine herkesin
yardımına koşuyordu. Dedim ya, bir derdimiz olduğunda can yoldaşımız; boş
zamanlarımızda maç yaparken koçumuzdu. Bizler onu örnek aldık; günler günleri,
aylar ayları kovalarken Eskişehir’i, EsEs’i onun sayesinde sevdik.
Dertlerimizi, hüzünlerimizi, sevinçlerimizi, sırlarımızı ya da danışmak
istediğimiz pek çok şeyi karşılıksız paylaştık, maddi ve manevi sıkıntılardan
anlık da olsa kurtulup hayatın yükünü hafifletmeye çalıştık.
Meslek hayatında iyi bir
öğretmen, öğrencileri için de başarılı bir rol modeldi. Yalandan, dolandan;
kibirden, riyadan hazzetmezdi. Ölçüsü Anadolu bilgeliğinin duruş noktası idi. Anadolu
bilgeliğinde gerçeğin, onu arayandan ayrı olmadığını biliyordu. Bir dönem müfettişlerin
gözetiminde anlatmak zorunda bırakıldığı dersler, bugün literatürde yer alan model
uygulamalar şeklindeydi. Dersini savunduğu ilkelerinde haklı olmanın verdiği
özgüvenle kendinden emin bir şekilde anlatıyor; vakur duruşu ile de örnek bir
öğretmen profili çiziyordu. Belleğimde taptaze duran bu anı, meslek hayatım
boyunca silinmeden yaşayacaktır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu
hazırlıkları yapılırken, içimizden bazı öğrencileri yönlendirip o dönemin Milli
Güvenlik Konseyi’ne dilekçeler gönderilmesini ve okulumuzun yeni yükseköğretim
kanununda Eğitim Fakültesi olarak yer almasını sağlayan isimsiz kahramanlardan
biri de Recep Hoca’dır...
Bütün öğrencileriyle dosttu,
arkadaştı ama sınıfa girince hiçbir öğrencisini diğerinden ayırmıyordu. Bazı
meslektaşlarının kimi öğrencileri kayırdığını görmesine karşın, o bugün
bazılarının bilimsel etik söylemiyle dillerine pelesenk ettiği moda sözlerden
habersiz, güzel ahlakı ilke edinmişti. Güzel ahlakta her şeyin ölçü içinde
olmasından dolayı, Anadolu insanının adalet duygusunu insan sevgisi ile
birleştirip harmanlamış, yaşam biçimine dönüştürmüş, gördüklerinin bir
realite-gerçeklik taşıdığının farkındaydı. Dürüsttü, adildi, hoşgörülüydü.
Zorlaştırmaz, kolaylaştırır; nefret ettirmez, sevdirirdi.
Akademik çalışmalarına Yüksekokul
fakülteye dönüştükten sonra da ara vermedi. Asistan olduktan sonra oda
arkadaşım oldu. Birlikte yükseklisans yaptık, sınıf arkadaşı olduk. Chomsky’nin
ağaçlarını tersinden çiziyordu. Her daim kendini geliştirmeye, bilmediklerini
öğrenmeye gayret etti. Kariyer yaparken kişisel ihtirasları yoktu. Dostları
için yaşayan biriydi.
Yükseklisans eğitimim bittikten
sonra beni Viyana Üniversitesi’ne doktora öğrenimi yapmak üzere gitmem konusunda
teşvik etti; yardımcı oldu. Hatta noter huzurunda imzalanan taahhütnameye kefil
olarak düşünmeden imza attı.
Ben Türkiye’ye döndükten bir süre
sonra doktora programı açtık. Büyük bir hevesle başladığı doktora programını
makam, mevkii peşinde olmadığı, birilerine hoş görünme kaygısı taşımadığı için
tamamlamak istemedi. Akademik hayatın bütün sorunları ile hazzını kendi içinde
yaşadı.
Turizm ve Otel İşletmeciliği
Yüksekokulu’nun kuruluşunda buraya geçti. Yabancı dil bilmenin önemini çok iyi
kavramış olan dönemin yüksekokul müdürü Prof. Dr. İlhan Ünlü ile uyumlu bir
çalışma yaptı. Takip eden yöneticiler ile kurduğu ilişkilerde de her daim
sevildi, sayıldı. İş ilişkilerinde karşılaştığı geçici fırtınalar esnasında
sessiz ve sakin kalarak dingin denizlerden ebedi dostluk ve arkadaşlık
limanlarına ulaşmayı ilke edindi. Tıpkı benim hocam olduğu gibi, bugün Turizm
Fakültesi adıyla fakülteye dönüşen yüksekokuldaki kimi öğretim üyelerinin de
Eğitim Fakültesinden, Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokulundan hocasıydı; her
birinin dil bilen birer turizm profesyonelleri olarak yetişmesi ve üniversiteye
kazandırılması konusunda gayretleri oldu. Bununla birlikte, kendi evlatlarını
yetiştirip iş güç sahibi yaparken, bir dönem çalışma arkadaşlığı yaptığı kimi akademisyenler
gibi yakın akrabalarını üniversitenin kadrolarına yerleştirme konusuna itibar
etmedi. Dik durdu, dikleşmedi.
Recep Hoca ile birlikte bir gün |
Yıllar sonra yolumuz yeniden
kesişti. Bu defa ben Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokulu müdürlüğü
görevine atanmıştım. Hocamızla birlikte uyumlu ve gayet verimli çalışmalar
yaptık. Bilgeliği, yardımseverliği ve hayat tecrübeleri ile burada da kendine
sağlam bir yer edinmişti. Herkesin yardım meleği gibiydi. Birlikte yazdığımız
Turizm Almancası kitabında, mesleki bilgilerinin ve deneyimlerinin gelecek
kuşaklara aktarılmasını sağlamaya çalıştık. Kimi zaman öğrencilerle iletişim
kurmamızda bizlere yardımcı oldu. Öğrencilerimizden zaman zaman karşı cinsle
ilişkilerinde geleneksel çizginin dışına çıkanlara Anadolu bilgeliğinin
görgülediği gerçeğin hatırlatılması yönünde eleştirel serzenişleri olurdu ve
onu uzaktan gören öğrenciler kendilerine çeki düzen verirdi. Onun salt bilgiye
ve tecrübeye dayanmayan, aynı zamanda kişiliğine de nüfuz eden ve tüm
eylemlerine eşlik eden doğal halleri Turizm öğrencileri tarafından da benimsenir;
her haliyle sayılır ve sevilirdi.
Çok sevdiği öğrencilerinden
birinin aniden kalp krizi geçirip Hakka yürümesi üzerine, sağlık kontrolü
yaptırmak istemişti. Yapılan tetkiklerde kalp rahatsızlığı tespit edilmiş. Sonrası
malum. Ameliyatlar ve hastalıklar arka arkaya geldi. Hastalığının duyulmasını
istemedi. Dostları üzülmesin diye... Bu süreçte yalnız bırakmamaya çalıştık;
istediği gibi hep uzaktan takipçisi olduk.
Sevgili Hocam,
Gittiniz gideli içimizde öyle bir sızı var ki yalnız siz anlarsınız;
Siz şimdi uzakta cennette meleklerle bizi düşler
ağlarsınız.
Değerli dostlarım,
Ölüm, dünya nimetlerine dört elle
sarılan ve sahip olduğu makam ve mevkilerin kendileri ile kaim olduğunu
zannedip, yalan bir avuntu içinde yaşarken gönül kırdığının farkına bile
varamayanlar için güzel bir örnek, ders çıkarmasını bilenler için iyi bir
vesiledir.
Her ölüm acı, her ölüm zamansız
derler ki doğrudur. Bununla birlikte, dünya hayatı fanidir; inananlar için ölüm
Sevgiliye kavuşmak, sonsuz âlemde yeni bir hayata başlamak için açılan bir
kapıdır. Kur'an-ı Kerimde “Ondan geldik, yine ona döneceğiz” (Bakara 156) ve "Yaratılan
her can ölümü tadacaktır" (Ankebut 57) diye buyuran yüce Allah'tan
dileğimiz, ölülerimize rahmet ve merhametle muamele etmesidir.
Mevla bütün geçmişlerimize
rahmetiyle muamele eylesin; hepimize, sevdiklerimizle birlikte yaşama imkanı ve
sağlıklı uzun ömürler versin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder