26 Kasım 2018 Pazartesi

Öğretmenler günü hitabı


Değerli Öğretmen Arkadaşlarım,

Öğretmenler günü, öğretmenlik mesleğini icra eden kimseleri onurlandırmak için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kutlama günüdür.

Almanya’ya geldiğimden bu yana, akıp giden zamanı düşünüyor; geride kalan ömrüme ve çevremdeki insanlara bakıyorum; nefsinin isteklerine boyun eğen; adeta yaptığı işin kölesi gibi davranan, para kazandıkça ahlaki değerlerini aşındıran kimi insanları gözlüyorum. Oysa kimseye yar olmadı dünyanın malı, mülkü. Her solukta bir an eksiliyor ömrümüzden; Türkiye’den geldiğimden bu yana pek çok arkadaşım, sevdiğim Cenab-ı Hakk’ın rahmet ve mağfiretine duçar oldu. İyi de kötü de göçüp gidiyor.  Allah geride kalanların ömrüne bereket, anılarını yaşatacak güç versin; ülkemizi güvenli kılsın. Bu insanların içinde onları eğitmeye çalışan öğretmenleri ve onların yanı sıra kendine ve ötekine zarar vermeden hayat mücadelesi verenleri korusun. Bin bir özveri ile görev yapmaya, yokları var etmeye çalıştığımız bu ortamda öğretmen arkadaşlarımızın içindeki mesleki heyecanı nasıl yaşatabildiklerini imrenerek, takdir ve şükranla izliyorum. Her bir öğretmenimizin gayretini, içindeki yurt ve insan sevgisini büyük özen ile anı defterime kaydediyorum.

Öğretmenlerimizin bu süreçte içinde bulunduğu yalnızlık ve sessizliğini her geçen gün daha iyi anlıyor; kendime gerçek öğretmenin kim olduğunu soruyorum. Gerçekten, burada öğretmen kim ve ne iş yapar?

Siz marifetlerinizi gül bahçesinde ötüşen bülbül gibi sergileseniz de her şeyi en iyi bildiğini düşünen muhataplarınızın zaman zaman sizi anlamaya çalışmak yerine, kinayeli sözlerle, aralarında kurduğu tenasüp ve tenakuzlarla sizleri adeta bir cümbüşün, kargaşanın içine çekmeye gayret ettiklerini de dikkatle gözlüyorum. Herkesin eğitimci, her önüne gelenin öğretmen olduğu yerde çalışmak imkânsız olmasa da zordur. Boş keseyle gidilen pazardan, boş file ile dönüleceğini bilmeyen toplumların ayağa kalkması kolay değildir. Kuşkunuz olmasın ki öğretmenim diye ortaya çıkanların hiçbiri gerçek öğretmenlerin başarısını yakalayamaz; zira ekinini yeşil biçenin harmanı güç olur.

Ciğerlere çekilen hava ömrü uzatır; bırakılan soluk, bedeni rahatlatır. Öyleyse her bir solukta iki nimet vardır ve her ikisine birlikte sahip olabilmek şükür etmeyi gerektirir. Bizim için bu diyarı gurbette, sevdiklerimizden uzak, ama ideallerimize yakın olmak güzel bir duygu olsa da vatandaşlarımıza ve milletimize karşı duyduğumuz sorumluluğumuz, adeta Muhsin Çelebi’nin Tebriz’e giderken üzerinde taşıdığı pembe incili kaftanın ağırlığı gibi duruyor[1].

Atatürk’ün deyişi ile “Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bu günkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. Cumhuriyet ise fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesil, öğretmenlerimizin eseri olacaktır.” Bütün bu sözler, aslında gelişmiş dünyanın bulabildiği çözümlerdir.

Bir konuya daha değinmek istiyorum. Şairin dediği gibi, “Biz elçiyiz; elçiye zeval olmaz” Bazı velilerin, “öğrencilerinizi zaman zaman azarladığınız, çocuklara onların hoşuna gitmeyen sözlerle hitap ettiğiniz” şeklinde yakınmaları oluyor. Unutmayın, “Padişahın hoş görüsü ile ayıp güzelleşirmiş” Öğrencilerinize göstereceğiniz sabır ve hoşgörünüzle zoru başarmanız hemen, imkânsızı başarmanız ise biraz zaman alacak, o kadar.

Bilgili, bilgisiyle davranışı uyumlu; güçlü, başarılı, yardım isteyenlerin rehberi, öğrencilerini seven ve kollayan, vatandaşlarımızın gururu, devletimizin güç kaynağı, geleceğimizin güvencesi olan sevgili öğretmen arkadaşlarım; Allah ömrünüzü uzatsın; bilginizi, değerinizi ve onurunuzu artırsın; yüreğinize huzur versin.

Başkalarına ışık verirken, bir kandil misali kendini tüketen ve terör örgütlerinin, hainlerin tehditlerine boyun eğmeden görev yaptığı yerlerde eğitim ateşini yakarken maruz kaldığı meş’um saldırılarda hayatını kaybederek şehit olan öğretmenlerimize de en derin şükranlarımızı sunar; Allah’tan rahmet dilerim.

Nuh’un kaptanlığındaki gemiye binen, denizin fırtınasından korkar mı? Eğitime gönül vermiş bir Başkonsolos ve arkamızda yüce Türk Milleti var. Yerlerin, göklerin ve bu ikisinin arasındakilerin Rabbi olan Allah, toprak ve rüzgâr durdukça Türk’ü fitne yelinden korusun; birlik ve beraberliğimizi daim eylesin. 

Öğretmenler günümüz kutlu olsun!



[1] Ömer Seyfettin’in Pembe İncili Kaftan adlı öyküsüne gönderme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Argo Kullanımı

  Türkçede küfürle karışık sevgi, övgü ifadeleri vardır. Görünüşte çok masum gelen, üzerinde düşününce de derin anlamlar içeren kelimeleri b...